Her "Bebek" doğduğunda bir "Anne" doğar.

Bu Blogda Ara

Beylikdüzü Mekanları

Işığını Takip Edenler

Beylikdüzü Anaokulu

Bumerang - Yazarkafe

Mart 20, 2013

Laktoz İntoleransı



Öncelikle şu uyarıyı yapmak isterim ki; yazı içerik itibariyle gıda alırken okunmaya müsait değildir, o yüzden eğer şu an bir şey yeyip içiyorsanız, bitirin, okumaya öyle devam edin. İçeriğimiz; insanın, minik bir bebeğin vücudundan çıktığına asla inanasının gelmediği, kokulu, hatta oldukça kötü kokulu ve kötü görüntülü bir şey; bebek kakası. Bebek kakası bir anne için çok mühim bir konudur. Anne olmayan biri az sonra okuyacaklarından sonra benim delirmiş bir insan olduğumu düşünebilir. Ancak bu yazı bir anne tarafından okunuyorsa muhtemelen annenin tek kaşı kalkık, oldukça ciddi bir surat ifadesi ve içten içe yaşadığım endişeleri hisseden bir ruh halini yansıtır biçimde "hmmm" sesleri eşliğinde okunuyordur. Evet, konumuz Deniz'in kakası!

Deniz doğduğundan beri hevesle beklenen o "altın sarısı bebek kakası"nı hiç yapmadı. İlk günlerde mekonyum adı verilen siyaha yakın ve "hastane kokulu" kakasını düzenli olarak bol miktarlarda yaptı fakat daha sonra birdenbire müdahalesiz kaka yapmamaya başladı. (Bunun sebebi kolostrum denilen ilk sütün bebeklerin bağırsakları için müshil görevi görmesiymiş meğer süt normale dönünce bağırsaklar da normale döndü.)

Başlangıçta bacak masajı ile halledilebilir boyuttaydı kaka sorunu. Kıvranmaya ve ağlamaya başladığında bacak hareketleri ve karın masajı sonrasında rahatlayarak kakasını bol miktarda yapıyor ve hemen ardından güzel bir uyku çekiyordu. Sonra bu bir işe yaramamaya başladı. Bir kaç kez ilaçla müdahale etmek zorunda kalınca benim pimpirik kuşları devreye girdi. "Bu çocuk neden kaka yapmıyor?" "Kakasının rengi neden böyle?" "Kakasının kıvamı neden böyle?" "Kakasının kokusu neden böyle?" Derken kafayı Deniz'in kakasıyla bozmaya başladım.



Deniz'in bezinde yaklaşık 8-9 gün süren bekleme ve sonra müdahale ile yaptırma sonucunda gördüğüm kaka; suda kalıp çürümüş bir kilo ıspanak görüntüsündeydi. Evet tam olarak buydu. Kopkoyu yeşil bir renk, pıhtımsı bir kıvam, içinde yaprakmış gibi görünen parçacıklar ve rezalet bir koku!

Daha evvel "koşun Murat Bey Ada katı kaka yapıyor" telefonuma "Nehir hasta mısın kızım sen?" şeklinde bir ses tonuyla "katı gıdaya geçti ondandır Nehir" cevabını veren Murat Bey'e bu kez Deniz'in kakasını tam yukarıdaki tanımla anlatınca suratına yine "hasta mısın Nehir sen?" ifadesi gelip yerleşse de sabırla bana "prematüre bebeklerde bağırsak tembelliği sendromu"nu anlattı uzun uzun. Evet bu mantıklıydı. Bizim kız bağırsakları tam gelişmeden gelmeye kalkmış olabilirdi. Bu yüzden kaka yapması uzun sürüyor, bağırsakta kalan kaka bu hale geliyor olabilirdi. İçim rahatladı. Beklemeye başladık ailece. Kızın bağırsakları bakalım ne zaman gelişecek?

Sonra kaka sorunu iyice büyüdü. Deniz sürekli mızmızlanan ve ağlayan bir bebek haline geldi. Sürekli gazı vardı, sürekli kakası vardı, müdahale ile kaka yaptıktan sonra bile keyfi çok kısa süre yerine geliyor sonra tekrar bozuluyordu.

Benim gibi çocuk gelişiminde Maslow'un hiyerarşisini benimsemiş bir anne için oldukça zor bir durumdu bu. Deniz sürekli temel ihtiyaçlar basamağında takılıp kaldığından ona yardımcı olmakta başarısız olduğumu düşünüyor ve kahroluyordum. Bebeğimin mutsuz olmaması için bu sorunu bir şekilde halletmeyi kafaya taktım ve gerçek sorunun ne olabileceğinin peşine düştüm.

Harvey Karp'ın "Mahallenin En Mutlu Bebeği" kitabında sürekli ağlayan bebek sebebi olarak saydığı 4 teorinin hangisinin bizim sorunumuzu yaratabileceğini gözden geçirdim;

Sorun Deniz'in sindirim sisteminde olduğuna ve Deniz yalnızca anne sütü ile beslendiğine göre; Yediğim bir şey Deniz'e alerji yapıyor olabilir miydi? Aldığım gıdalarda neler anne sütüne ve dolayısıyla bebeğime geçiyordu? Bunu nasıl engelleyebilirdim?

Murat Bey'e danıştığımda; bunların pekala mümkün olabileceğini söyledi ve bir probiyotik damla verdi; (gaz damlalarının faydasına inanmayan, Harvey Karp modeli bir doktorumuz var neyse ki) ve eğer bu damla bağırsak faaliyetlerini düzenlediği halde yani yaklaşık 15 gün sonrasında Deniz halen sindirim sorunu yaşıyor ise; sindirmekte zorlandığı bir gıda olabileceğini söyledi.

15 gün sonra Deniz halen zorla ve görüntüsü-kokusu değişmemiş kakasını yapmaya devam edince; deneme-yanılma yöntemi ile hassas olduğu gıdayı aramaya başladık.

Bu arada sıkıntımı anlattığım bir kaç arkadaşım "Laktoz intoleransı" denen bir sindirim rahatsızlığından da bahsedince öncelikli olarak inek sütü ve süt ürünlerinden yana denedim şansımı ve bingo!

Diyetin 4. gününde Deniz kendi kendine kaka yapabilmeye başladı. 10. günde de o "bebek kakası"nı gördüm bezinde. En güzeli de artık sürekli ağlamıyordu.

Artık Deniz "zor bir bebek" sayılmaz. Ağlama süreleri kısaldı. Gazdan kıvranmıyor ve başka bir sorunu yoksa gayet keyifli görünüyor.  Ve eğer 1 yaşına kadar süt ürünleri ile karşılaşmazsa böyle bir sindirim sorunu olduğunun farkına bile varmayacak büyüdüğünde.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Fikrinizi paylaşın