Her "Bebek" doğduğunda bir "Anne" doğar.

Bu Blogda Ara

Beylikdüzü Mekanları

Işığını Takip Edenler

Beylikdüzü Anaokulu

Bumerang - Yazarkafe

Ekim 18, 2011

Çocuklarda Uyku Problemleri


Uyku Sorunlarının ortaya çıkışı;
Dünyaya gelmek bebek için travmatik bir deneyimdir. Doğumdan sonraki ilk günleri bebek uyuyarak geçirerek doğumla birlikte yaşadığı büyük değişime, dünyaya alışmaya çalışır.

Genel anlamda baktığımızda aslında uyku bir ayrılma, veda ediştir. O yüzden de bebek ya da çocuk için ‘iyi geceler’ ile ‘hoşçakal’ aynı anlama gelir. Uyku da sorun yaşayan bebeklerin özellikle annelerine bağımlılık geliştirerek her türlü ayrılmaya da tepkili olmaları da sadece bir tesadüf değildir. Ayrılamama, bağlılık yerine bağımlılık geliştirme başta anne ve bebek arasında değişik nedenlerle geliştirilememiş olan ‘bağlanma’ ile ilgilidir.

Bağlanma deneyimi anne ve bebek arasında doğumdan hemen sonraki ilk haftalarda geliştirilmesi beklenen güven ilişkisidir. Zor geçirilen bir hamilelik, doğumdan sonra kadının yalnız kalması ya da kendisini yalnız hissetmesi gibi nedenler annenin bebeği ile keyifli zaman geçirip birbirlerine bağlanmalarına engel olur. Başta annesi aracılığıyla dünya ile tanışan, algılayan bebeğin kendini güvende hissederek içselleştireceği anne, yalnız olduğu zamanlarda kendi kendisine kalabilmesini, güvende hissetmesini sağlar. Bebek böylece bağımsızlaşabilir, ilerki yıllarda da kendi kendisine yeten bir çocuğa sonra da bireye dönüşür. Yeni deneyimler yeni ortamlar onu korkutmaz. Uyku problemi olan bebeklerin büyük bölümünün anne ya da babalarının ya çocukluklarında ya da halihazırda uyku problemlerinin olması da üzerinde durulması gereken bir başka anlamlı noktadır.

Uyku problemi, anne, baba ve bebek arasındaki ilişkideki birtakım belirsizliklerin varlığını da anlatır. Sözgelimi, eğer anne ya da baba bir ayrılığın neden olduğu hüznü yaşıyorsa ya da genel anlamda depresif bir duygu durumu içinde ise bebeğinin uyuması için yapılan hazırlık kendisine dayanılmaz gelebilir. Böylece de kendisinin bile farkında olmadığı bir sabırsızlık içinde olabilir. 

Bebeğin hayatında beslenme ve uyku birbirini etkileyen çok önemli iki temel etkinliktir. Bazı durumlarda anne babalar bebeğin uyanarak aslında neye ihtiyacı olduğunu karıştırırlar. Bebeğe acıkmadığı halde memenin verilmesi bu kez bebeğin sonraki gün ve haftalarda beslenme düzenini de etkiler.

Genellikle uyku ile ilgili yaşanan sorunlar da anne ve baba tutumları da önemlidir. Doğumdan sonraki ilk günlerde annenin oldukça yorgun olması nedeniyle bebeği uyutabilmek için kazandırılan bazı alışkanlıklar ileride uyku ile ilgili sorunlara yol açabilir. Yatağına yatmaya alıştırılmayan, anne ve baba ile uzun süre bir arada yatmasına izin verilen, kendi odasında yatırılmayan, ayakta sallayarak uyutulan çocuklarda uyku ile ilgili sorunlar yaşanabilir. Bu gibi alışkanlıklarla uyumaya alışan çocuklar özellikle okul dönemlerinde iyi bir dinlenme sağlamak amacıyla vaktinde uyuma, kendi başına yatağına yatma ve tek başına uykuya dalma konusunda zorlanabilirler. İleri yaşlarda hala daha anne ve babanın koynunda yatma, kendi odasında yattığı zaman korku hissetme, sık uyanma ve kabus görme gibi sorunlar ortaya çıkabilir.

Çocuğa kolay ulaşmak için yanında yatırmak, gece sık kalkıp gelen çocuğu yatağına götürmekte zorlanmak, kaygılar nedeni ile yanında yatırmak( hasta olursa, deprem olursa, hırsız girerse vs), çıkardığı en küçük seste yanına koşmakta kendini güvende hissetmemesine yol açar.

Her çocuğun gelişimi farklı olduğu gibi uyku ihtiyacı ve istekleri farklıdır. Her ebeveynin alışkanlıkları ve davranışları da. Başka çocukların nasıl uyudukları ile kendi çocuğunuzu kıyaslamayın. Ev ortamınız içinde ve kendi günlük yaşantınızda doğru bir uyku düzenini çocuğunuzun uyku ihtiyacına ve alışkanlıklarınıza göre belirleyin.

Alınabilecek önlemler;
Bebek sahibi olduktan sonra anne için en önemli kaygı konuları beslenme ve uyku olmaktadır. Aslında başlangıçta bebeğin beslenme düzeni ve alışkanlıkları uyku düzenini de direkt olarak etkileyecektir. Bebek karnı toksa rahatlıkla uyuyacak, ancak aç kaldığında uykuya dalma ve uykuyu sürdürmede sorunlar yaşayacaktır. Başlangıçta bebeğin uyku düzeni yoktur, canı istediği zaman uyur ya da uyanır. Açlık, üşüme ya da aşırı sıcak, altının kirlenmesi, acı çekme gibi faktörler uykusunu bölecektir.

İlk bebeklik döneminde emziren anneye de kolaylık sağlaması amacıyla bebeğin annenin yanında ancak ayrı bir yerde – beşik, karyola vs-yatması tercih edilebilir.

Pek çok evde bebek uykuya daldığında sesten tamamen yalıtılmaya çalışılır, anne parmak ucunda yürür, kapılar kapatılır, evde gürültüye izin verilmez. Işık söndürülür, tamamen ışıksız ortamda uyutulur. Bebekler doğduklarında gece ve gündüz arasındaki farkı bilmezler. Zamanla annenin davranışları ile en uzun uykularını gece uyumayı öğreneceklerdir. Mutlaka gece uykuya dalmadan önce altını değiştirip yatırmak ve gece boyunca tekrar tekrar altını açmamak, gece yatarken ışıkla hazırlanmak ancak sabah ışığı kapatıp gün ışığından faydalanmak, gündüz uykusuna yatırırken ışıksız, perdeler sıkı sıkı kapatılmış uyutmamak, gece uykusuna yatmadan önce gündüz uykusuna göre daha farklı hazırlıklar yapmak ( örn; banyo yaptırmak, pijama giydirmek, odasında sütünü vermek) bebeğin bir an önce gece gündüz ayırımını yapmasını sağlayacaktır. Bazı bebekler geceleri uyanır ve oyun isterler. Gecenin oyun oynama zamanı olmadığını öğretmek için kalkıp oyun oynamak yerine yatakta daha sakin aktiviteler – masal anlatma, ninni söyleme gibi- tercih etmelidir. Bazı anneler bebekleri kolay uykuya dalsın diye sırtını kaşıma, poposunu pışpışlama gibi alışkanlıkları çocuklarına kazandırırlar. Bebek rutin hareketler olmadıkça uyumaktan kaçınır.

Küçük çocukların çoğu için gece uyanmalarının asıl sebebi uyku ile ilişkilidir. Bir bebek uyumadan önce sallanmışsa veya bakım yapılıp emzirilmişse gece uyandığında da aynı davranışın tekrarlanmasını bekler ve yapılmadığında huzursuz olur. Özellikle anne ve babasını gün içinde yeterli süre göremeyen veya herhangi bir nedenden dolayı bir süre anne babadan ayrı kalan bebekler ve küçük çocuklar ayrılık anksiyetesi nedeniyle uyku sorunları yaşayabilir. Aile içi stres, annede depresyon ve buna benzer ruhsal sorunlar sık uyanma gibi sorunların nedeni olabilir.

Prematürite, zor mizaçlı olanlar (uyumsuzlar) ve gece beslenmeleri gibi faktörler bebeklerde ve çocuklarda uyku sorunlarına yol açabilen birçok nedenden sadece bazılarıdır. Bunun yanında gastroözofageal reflü, kulak enfeksiyonu, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu ve diş çıkarma gibi nedenler mutlaka çocuk hekimi tarafından değerlendirilmelidir. Tıbbi nedenler ortadan kaldırıldıktan sonra asıl nedenler araştırılmalıdır.

Uyku düzeninin oluşumu;
Bir yenidoğan tipik olarak 30 dakika ile 4 saat arasında uyur. Ancak bebekler hiç bir zaman deliksiz bir uyku uyumazlar. Sık sık beslenmesi gerektiği veya altı kirlendiği için uykuları bölünür. Zaten bebekliğin bu döneminde bebeğin, 2-3 saatten fazla kesintisiz uykuda bırakılmaması gerekmektedir. Ancak 2 haftalıktan itibaren bebeğe gece gündüz farkını hissettirmeye başlamak gerekir. Gündüz uyku aralarında bebekle konuşabilir, oyun oynayabilirsiniz. Ancak gece uyandığında, ışıkları fazla açmadan loş bir ortamda , daha sessiz konuşarak ona gece olduğu anlatılmaya çalışılmalıdır.

Bebeğin yaşı arttıkça uyku yoğunlaşmaya başlar. Yenidoğan bebekler günde 17-18 saat, bir aylık olduklarında günde 16-17 saat, 3-4 aylık olduklarında günde 15 saat kadar uyurlar. Artık ilk aylardaki sıklıkla uyanmayacaktır. Geceleri birkaç kez uyandırılıp beslenmelidir. Ancak bu gece beslenmesi yavaş yavaş azaltılmalıdır. Gündüzleri ise 2-3 kez uyuyarak 5 saati dolduracaktır. Bu ikinci 3 aylık dönemde artık bebeğin uyku düzeni belirmeye başlayabilir. Onu yatırmaya alıştırmak istenen saattten önce (20:00-20:30 uygun olabilir) yapılacak aktiviteleri belirlemek gerekir. Örneğin pijamalarını giydirip, hafif müzik eşliğinde ona hikaye okumak bir yol olabilir. Banyo düzeni de yatmadan önce olarak ayarlanabilir. Böylece bu aktiviteler başladığında bebek uykuya hazırlanacaktır.

Dört aylık bir bebekte uykunun üçte ikisi gece gerçekleşir. Altıncı ayda uyku evresi 7 saat kadar sürebilir. Bu period başladığında artık gündüz uykuları da düzenlenebilir. Sabah ve öğleden sonra olmak üzere 2 kez uykuya yatırılması gece uykusu düzenine de uyacaktır. Bu dönemde bebek, alıştığı uyku öncesi aktiviteler varsa onlar başladığında uyuması gerektiğini kabul edecektir.

9.aydan sonra uyku ihtiyacının büyük kısmı gece karşılanırken gündüz uykuları biraz kısalabilir. Gündüz yarım ile 2 saat arasında 2 kez uyurken , gece 10-12 saatlik uyku zamanı normaldir. Önemli olan uyku öncesi aktivitelerini bozmadan devam ettirmek ve kendi kendine uyumasını sağlamaya çalışmaktır.

12.aydan sonra artık gündüz uykusu tek sefer olarak öğleden sonra gerçekleşebilir. 18.aya kadar gündüz 2 kez uyku sonrasında da 1 keze çevirmek iyi olacaktır. Bu aylarda artık bebeği kendi kendine uyumaya alıştırmak, süregelen düzensizlikleri varsa bunları ortadan kaldırmaya çalışmak çok önemlidir.

 1 yaşından itibaren bebeğin hareketliliği artmaya başlar. Emekleme ve yürüme dönemi ile birlikte artık etrafında ilgisini çeken birçok uyarıcı vardır. İnsanlar, oyuncaklar, evde ki eşyalar… Pek çok bebek artık gündüz uykusunu azaltıp, geceleri anne ve baba ile daha uzun süre bir arada kalmak ve oynayabilmek için mücadele ederler. Alışılmış uyku düzeni ve saatleri değişmeye ve geç saatlere kadar ertelenmeye başlar. Bir kısmı oynarken uyuya kalır ya da salonda televizyon izleyen anne ve babanın yanında kanepe de uyurlar. Yalnız başlarına yatmak hoşlarına gitmez. Anne babayı yanında ister ya da onların yatağına ziyaretlere başlar.

İki yaşına gelindiğinde günlük uyku saati 12 saate kadar iner ve gündüzleri kısa süreli uyuklamaları olabilir. Bu dönemde çocuklar artık genellikle yataklarında yatıp uyumaya alışmıştır. Gece meme emme dönemi de bittiği için eskisi kadar sık uyanmazlar. Ancak bu dönem tuvalet eğitiminin başladığı dönem olduğu için gece bezsiz yatma, tuvaletini tutma ya da yatağa kaçırmanın görüldüğü bir dönemdir. Yatak ıslatma sorununa yardımcı olabilmek için yatma saatinden önce sıvı alımını azaltmak faydalı olacaktır.

Bebeğin yaşı arttıkça gündüz uykularının süresi kısalır. Genellikle 3 yaşından sonra gündüz uyumayı bırakırlar. İlk 6 ayda bebekler gece 1-3 kez emmek için uyanabilir, ancak hemen tekrar uykuya dalarlar. Bir yaşındaki bebeklerin yaklaşık % 85’i gece boyunca sakin ve düzenli uyur. Ancak % 10’unda hemen her gece uyanma sorunu olduğu bildirilmektedir.

Uyku, non-REM ( Rapid eye movement ) ve REM denen iki farklı dönemden oluşur. Non-Rem dönemi uykunun en derin dönemleridir, gecenin 1. ve 3. saatleri arasında yer alır ve çocuklarda bu dönem erişkinlerden daha uzundur. Bu dönemde uykudan uyandırmak oldukça zordur, uyurgezerlik ve uyku korkuları bu dönemde olmaktadır. REM uykusu ise ağır uyku ile hafif uykunun birleşmesi gibidir. Rüyaların çoğu REM döneminde görülür, erişkinlerdekine göre süresi daha kısadır. En uzun REM dönemleri sabaha karşı olur, kabuslar özellikle gecenin ikinci yarısında görülür. Uykunun bir diğer parçası ise uyanık olunan dönemlerdir. Bu kısa uyanıklık dönemleri gecede beş veya yedi kez olur ve çocuklar hızlı bir şekilde uykuya tekrar dalarlar.

Ne zaman uyku bozukluğundan söz edilir?
Uyku bozukluğu şayet biyolojik bir nedene dayanmıyorsa, psikosomatik; yani kaynağı psikolojik kökenli bir problemdir. Ne zaman uyku probleminden söz edebileceğimiz konusunda ise değişik uzmanların farklı görüşleri vardır. Richman, eğer bebek ya da çocuk geceleri 5 ya da daha fazla kez uyanıyorsa ve uyandığında en az 20 dakika uyanık kalıyor ya da anne babasının yatağına gidiyorsa ve bu durum en az 3 aydır devam ediyorsa burada uyku probleminden söz edebileceğimizi belirtir. Zuckerman ise, bebeğin geceleri 3 seferden fazla uyanıp, yeniden uyumasının en az 1 saati aldığı durumlarda uyku problemi olduğunu belirtir.

Uyku sorunlarının tedavisi nasıl yapılır?
Çocuklarda uyku bozukluklarının değerlendirilmesinde ilk adım iyi bir uyku öyküsünün alınmasıdır. Uyku ve uyanıklık dönemleri gözden geçirilmelidir. Kullanılan ilaçlar, beslenme düzeni ve öğün miktarı, kafeinli içecekler ( akşamları ailenin çay içme alışkanlığı gibi), yatma zamanı, uykuya geçiş ritüelleri sorgulanmalıdır. Gece boyunca uykuya dalmak için geçen süre, gece boyunca davranışlar ve gece boyunca uyanma dönemleri irdelenmelidir. Sabah uyanma zamanı, uykusuzluk ve ilk davranışlar gözden geçirilmelidir. Gece korkuları, uyurgezerlik, sık uyanma durumları solunum sorunları ( horlama, uyku apnesi) nöbet ve altına kaçırma gibi normal olmayan durumlarda gözden geçirilmelidir. Özellikle gün içinde anksiyete ve depresyon belirtilerinin varlığı, okul başarısı, sosyal uyumu, ailenin durumunun sorgulanması çok önemlidir.

Değerlendirmede ikinci basamak ise uyku günlüklerinin tutulmasıdır. Uyku günlüğü iki haftalık süre boyunca uykuya geçiş saati, uyku süresi, uyanmaların sayısı ve süresi, sabah uyanma zamanı, toplam uyku süresi, kestirmelerin sayısı ve süresini içermelidir. Uyku günlüğü, ailenin çocuğun uyku durumuna gösterdiği tepkileri de içermelidir. Böylece yanlış tutumlara dikkat çekilir ve değiştirilmesi önerilir.

Uykuya Direnme;
uyku problemi üzerine düşünürken sorunu çok etraflı ele almak ve bebeğin uyuyamayarak neye direnç gösterdiğini, ağlamaları ile neyi anlattığını anlamak gerekir. Bu elbette zaman alan bir süreçtir. Oysa, genellikle anne babalar içinde bulundukları stresin neden olduğu çaresizlikle birlikte haklı olarak kesin sorularla gelip; net cevaplar almak isterler. "Uyanınca yatağından almalı mıyım? Yoksa ağlayarak onu kendi haline mi bırakmalıyım?.." Bu soruların kesin bir cevabı yoktur. Bunun nedeni ise her bebeğin ve onun içinde doğduğu aile ortamının farklı olmasıdır.

Uykuya gidişin; yani uyumadan hemen önce bebeğin neler yaşadığının, gününü\günlerini nasıl geçirdiğinin uykusu üzerinde belirleyici önemi vardır. Biz yetişkinler için geçerli olan kural bebekler için de geçerlidir. Şayet stresli bir gün geçirdiyseniz ya da yaşamınızda önemli değişiklikler oluyorsa uykularınız da bundan direkt olarak etkilenir, başka bir deyişle "mışıl mışıl" uyuyamamaya başlarsınız. İşte bebekler için de durum aynıdır.

Dolayısı ile de her bebeğin gereksinimi diğerinden farklıdır. Sözgelimi, uyandığında bir süre ağladıktan sonra kendini genel anlamda güven içinde hisseden bebek bir süre sonra kendiliğinden uyuyabilirken ve onun yatağından alınmaması doğru iken, bir başka bebek için durum farklı olabilir. Burada asıl önemli olan bebek uyandığında ne yapılması gerektiğinden çok, bebeğin uyumasına engel olan faktörlerin anne baba tarafından fark edilmesidir.

Huzursuz, uyku sorunu yaşayan bir bebek anne ve babayı çok yorar hatta aralarındaki ilişkiyi bile etkileyecek duruma gelebilir. Böylesi bir durumda anne babanın birbirlerine destek olarak sorunun üzerine gitmeleri, sorun hala devam ediyorsa mutlaka konun uzmanından yardım almaları gerekir.

İdeal olan sadece ilk haftalarda bebeğin yatağının anne babasının odasında olmasıdır. Çünkü bebeğn anne babanın varlığını hissetmeye onların seslerini, soluk alışverişlerini duymaya ihtiyacı vardır. Ancak ilk haftalardan sonra bebek mutlaka kendi odasına alınmalıdır. Bebek her ağladığında yanına giderek yatağından almak yerine bebeğe kendi kendine yeniden uyuyabilmesi için zaman verilmesi gerekir. Şayet bebek yine uyuyamamışsa yanına giderek onunla konuşmak varlığınızı ona hissettirerek bebeğinize bağımsız bir şekilde uyuya bilmesi için gerekli olanağı ona vermiş olursunuz. Uyku konusunda bir başka önemli noktada uykuya gidişin bir seremoniye dönüştürülmesidir. Belirli bir uyku saatinin ve rutinin sağlanması bebeğin bir sonraki davranışı öngörerek kendisini bir sonraki adıma hazırlamasını sağlar.

Her çocuk mutlaka akşam 8’de yatıp 12 saat uyku uyumaz. Her birinin uyku süresi ve uykuya geçmesi farklıdır. Çocuğun hangi saatlerde yattığı, uyuduğu ve uyandığı, gece kalkıp kalkmadığı gibi uyku düzenine ait bilgilere dikkat etmek ve çocuğun ne kadar süre uyku ihtiyacı duyduğunu anlamak bu çatışmaları azaltabilir. Belki de onu ihtiyacından fazla süre uyutmaya çalışıyor olabilirsiniz. Eğer çocuk anne ve baba ile yeteri zaman geçirmiyor ve özellikle uyku saatinden önce doyurucu bir şekilde oyun oynamıyorsa bu nedenle de uykuya gitmekte zorlanıyor olabilir. Çocuğu yat artık ve uyu emri ile uyumaya zorlayamazsınız. Birinin size de aynısını yaptığını düşünün ve kendinizi onun yerine koyun.

Yaşla birlikte uyku ihtiyacının azaldığı da unutulmamalıdır.

Mümkün olduğunca her akşam aynı saatlerde odasına birlikte gitmek ve her akşam aynı alışkanlıkları tekrarlayarak hazırlanmakta – önce pijama giyme, diş fırçalama, tuvaletini yapma, kitap okuma vs gibi- uykuya geçişi kolaylaştıracaktır.  Uykuyu bir ceza olarak kullanmamak-haydi madem yemek yemiyorsun o zaman gidip yat gibi-ya da baştan savarak uykuya yollamak – misafir varken rahat etmek için yatağa göndermek gibi- severek yatağa girmesini sağlamak ve bu sürenin bir gereksinim ve faydalı bir durum olduğunu anlatmakta faydalı olacaktır. Sevdiği bir oyuncağını yanına almasına izin verebilirsiniz. Uyumadan önce biraz sohbet etmek, onu rahatlatacak hikayeler anlatmakta uyumasına yardımcı olabilir. Gerekirse küçük bir ışık açık bırakmakta faydalıdır. Çocuk bazen odasında karanlıkta korktuğundan, yaratıklar çıkacağından söz edebilir. Küçük bir ışıkla rahatlamasını sağlayabilirsiniz.

Çocuğunuzu odasında ve yatağında yatmaya alıştırmak için adım adım ilerlemeniz gerekir. Yanına uzanıp konuşmak, bir sonraki adımda yatağın kenarına oturmak masal okumak, daha sonra odanın biraz daha uzak bir köşesinde oturarak uyumasını bekleme, sonraki adım 3-5 dakika odadan çıkıp geri gelmek gibi. Ancak bu alıştırmaları yaparken mutlaka her gece önce yatağının yanında onunla sohbet edip ya da masal anlatıp, iyi geceler öpücüğü yapıp yanından ayrılmaya dikkat etmelidir.

 En önemlisi uyku konusunda çocuğu zorlamadan alışkanlık kazanmasını sağlamak, yatağa gitmesinde birkaç denemede başarısız olununca pes etmeden denemeye devam etmek, kararlı olduğunuzu belli etmek gerekiyor. Bir gün odasında ertesi gün salonda kanepede yatmasına izin verilen çocuk yatağında ve saatinde uyumakta zorlanacaktır.

Sağlıklı bir uyku için dikkat edilmesi gereken genel kurallar:
- Mümkün olduğunca aynı saatlerde yatırmaya dikkat edin;her sabah aynı saatte uyandırarak biyolojik saatini koşullandırın.
-Sesle uyumaya alıştırılması ileride de daha rahat uyku uyumasına yardımcı olacak alışkanlıklar kazanmasını sağlayacaktır. Evin içindeki olağan seslerin –evdeki diğer çocuğun sesleri, dışarıdaki araba gürültüleri, annenin ayak sesleri vs – yanı sıra bebek uykuya yatırıldığında hafif bir müzik sesi açmak, annenin ya da bakan kişinin mırıldanarak şarkı söylemesi ve masal anlatması hem uykuya geçişi kolaylaştıracak hem de bebeğin ileride de her ortam da uyuyabilme alışkanlığı kazanmasını sağlayacaktır.
-Gece uyanıp koynunuza geldiğinde onu alıp yatağına götürüp gerekirse bir süre onun yanında oturarak tekrara uyku alanı olarak yatağını hatırlatmak önemlidir.
Gece uyanan çocuklarla oyun oynamamak, yalnızca yatırmak ve sessizce uykuya geçmesini beklemek gerekir. Sevdiği bir oyuncağı yanına almasına izin verebilirsiniz.
-Yatağa aç gitmelerine izin vermeyin ama akşam yemeklerini hafif yemelerine, çok su içmemelerine özen gösterin.
-Spor faaliyetlerini yatmadan en az 5 saat önce yapmış olmalarına dikkat edin.
-Yatak odalarının sessiz, karanlık, yaklaşık 23–24 ısıda derece olmasına özen gösterin.
-Yatmadan önce yoğun video oyunları, korku filmleri izlemelerini önleyin.
-Dertleri, sorunları, endişelerini konuşun ve sıkıntılarını yatağa taşımamalarına yardımcı olun.
-20 dakikada uyuyamazlarsa başka bir odaya geçirin, uykusu gelince yatağına dönmesine yardımcı olun.

Uyku sorunları bir iki haftayı geçemezse bunları gözlemleyin, not edin, doktorunuza veya bir uyku uzmanına danışın.

Temel Uyku Sorunları
* Gece boyunca sık uyanma
* Uykuda konuşma
* Uykuya dalmada güçlük
* Ağlayarak uyanma
* Gündüz uyuklama
* Kabus, korkulu rüya
* Yatak ıslatma
* Diş gıcırdatma veya sıkma
* Erken uyanma
* Uyurgezerlik olarak sıralayabiliriz.

Bu bozuklukların her biri çocukluğun değişik dönemlerinde görülebilir. Genellikle çocuk için kaygı uyandıran bir durum nedeniyle, yanlış uyku alışkanlıkları yüzünden ya da sağlık sorunlarına bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bu tür uyku bozukluklarında çocuğun hayatında önemli değişiklikler olup olmadığı, aile içinde yaşanan sıkıntılar, ailenin sorunlara yaklaşımı veya evde ya da okulda kaygı yaratan bir sorun olup olmadığı incelenmelidir. Ayrıca önemli bir sağlık sorunu olup olmadığı da araştırılmalı, gerekirse bir uzmandan yardım alınmalıdır.

Gece korkulu rüya görme çocuklarda zaman zaman karşılaşılan bir durumdur. Rüyasını anlattırmak, bunların korkutucu olmadığını söylemek yerine gerçekten de korkutucu bir rüya olduğunu kabul ettiğinizi ancak gerçekte şimdi böyle bir durum olmadığı için sizi korkutmayacağını belirtebilirsiniz. Çocuğa korkmanın saçma olduğunu söylemek, bunun sadece bir rüya olduğundan söz etmek onun yatışmasını sağlamayacaktır. Korktuğu şeylerin resmini yaptırtarak korkusunu somut hale getirmek ve sonra bu korku ile nasıl baş edebileceğine dair yaratıcı çözüm yolları üretmesini sağlamakta yardımcı olacaktır. Korku durumlarını abartmamak, panik olmamak ve çocuğa sakin yaklaşmak, sarılmak ve sakinleştirmek, yeniden yatağına yatırıp gerektiği kadar yanında oturmakta yardımcı olacaktır. Kabus görerek bağıran çocuklar genellikle tam uyanmış değildir. Onu uyandırmadan yavaşça sarılıp, okşayarak, hafif bir sesle mırıldanarak sakinleşmesini sağlayabilirsiniz. Kabuslar, gece korkuları, alt ıslatma ya da diş gıcırdatma gibi sorunlar uzun süreli olduğunda ve çocuğun gece uykularını engellediğinde uzman yardımı almak gerekebilir.

Sağlıklı ve Huzurlu Bir Uyku İçin;
Bebeklerin 3 aylık olana kadar tekerlekli bebek arabasına takılabilen, gerektiğinde evden dışarıya çıkıldığında kenarlarında tutacakları olan taşınır bebek yatağında ya da beşikte uyuyabileceğini belirten Prof. Dr. Şükrü Küçüködük, “Üçüncü aydan 3 yaşına kadar kullanılan bebek karyolalarında koruma çubuklarının aralıkları kol ya da bacakların sıkışmaması için 2.5 santimden dar, bacakların da dışarı sarkmaması için 6 santimden geniş olmamalıdır.

Yatak altlığıyla korkulukların tepesi arasında en az 60 santim yükseklik bulunmalıdır. Bebeğin yatağı karyolaya tam oturmalı, bebeğin kolunu, bacağını ya da başını sıkıştırabilecek kadar boşluklar olmamalıdır” dedi.

Bebeğin yatağının pamuklu kumaşla kaplanması ve çok yumuşak olmaması gerektiğine dikkat çeken Küçüködük, yüzüstü dönmesi durumunda havasız kalmasını önleyecek hava delikleri bulunmasının da önemine işaret etti.

Bebekler sırtüstü yatırılarak uyutulmalı

Yatak takımlarında sentetikten kaçınılması, yeni doğan bebekler için onu sıcaktan bunaltmayacak pamuklu örtüler ve ince battaniyeler kullanılması, bir yaşından sonra ise hafif ve sıcak tutan bir yorgan seçilmesi gerektiğine değinen Küçüködük, “Boğulma tehlikesine karşı bebekler en azından 2 yaşına gelene kadar yastık kullanılmamalıdır. Ani bebek ölümlerine karşı bebekler sırtüstü yatırılarak uyutulmalıdır” diye konuştu.

Bebeği huzursuz edebileceği için aşırı sarıp sarmalanmaması, oda ısısının ılık olmasının (18-20 santigrat derece) önemini anlatan Küçüködük, imkan varsa bebek odasına gece lambası ve oturulan odadan bebeğin rahatça kontrol edilebileceği bebek alarmı takılmasının gerekliliğini dile getirdi. İlk günlerde gece-gündüz kavramı gelişmediği için bebeklerin gelişigüzel saatlerde uyuduğunu, aylar geçtikçe uyku saatlerinin geceye kayacağını kaydeden Küçüködük, “Annelerin doktorlara en çok sorduğu sorulardan biri bebeğin ne kadar uyuması gerektiği konusudur.

Çocuk doyurulduğu, gazı çıkarıldığı, sessiz ve ısısı ayarlanmış bir ortamda yatırıldığı sürece ihtiyacı olacak uyku süresi kadar uyur. Bebekler genellikle sorunları yoksa bir emzirmeden diğerine kadar uyku hallerini sürdürür. Çocuk büyüdükçe uyku ihtiyacı da azalır. 6 aylık bir bebekte günlük uyku süresi çocuktan çocuğa değişmekle beraber toplam 15 saat, 1 yaşında ise 14 saat kadardır. Her çocuğun kendine göre bir uyku düzeni vardır. Uyku genellikle günün aynı saatlerine rastlar.

Bebekler ilk yaşın sonlarına doğru öğle öncesi ve öğle sonrası olmak üzere iki kez uyur. Gündüz uyku alışkanlıklarının 2 saati geçmemesine dikkat etmek gerekir. Bebeğin uykusu bu süreyi aştığında gerekirse dikkatlice uykudan uyandırılmalıdır” şeklinde konuştu.

Anne çocuğunu koynuna almamalı

Bir yaşını tamamlayan çocukların genellikle gündüzleri 1-2 saat, geceleri ise 12 saat kadar uyuduklarını ifade eden Küçüködük, bu durumun her çocukta farklı olabileceğini hatırlattı. Küçüködük, çocuğa akşamları düzenli olarak aynı saatte yatağa yatma alışkanlığının kazandırılması gerektiğinin önemini vurgulayarak, “Aksi halde çocukta uyku problemleri başlayabilir. Akşamları uyku alışkanlığının kazanılması için bebeğin beslenmesinin odasında yapılması sağlanmalı. Uykuyu ceza değil eğlence haline getirmek için 20 dakikalık bir zaman ayrılmalı, mimikli bir oyun kurgusunun oluşturulması gereklidir. Bunun yanı sıra yatağına sevdiği oyuncaklar ya da sarılarak uyuduğu bir şey varsa o konulmalıdır” dedi.

Bazı çocukların gece yarısı uykudan ağlayarak uyanıp annelerinin yatağına gittiğini kaydeden Küçüködük, bu durumda annenin çocuğu koynuna almaması gerektiğini belirtti. Küçüködük, şunları söyledi:
“Anne çocuğu koynuna almak yerine, onu tekrar yatağına yatırıp, yanında oturarak sırtını sıvazlayıp onu okşaması, sakinleşmesini sağlamaya çalışması daha doğru bir hareket olacaktır. Bu uygulama çocuğun her seferinde annesinin yatağına gitme alışkanlığını kazanmasını da engeller.”

ÇOCUKLARDA UYKUNUN FİZYOLOJİSİ
EEG, kas tonusu ve göz hareketi verilerine dayanarak tanımlanan; REM ve NREM dönemleri çocuk ve ergenlerde, erişkinlere göre farklılıklar gösterir. REM ve NREM uykuları gece boyunca döngüsel olarak yer alırlar, döngü zamanı bebeklikte 50-60 dakika iken, geç çocukluk ve erişkinlikte 90 dakikaya uzar. Çocuklarda çok büyük oranda derin-yavaş dalga uykusu (dönem 3 ve 4) vardır; yaş büyüdükçe bu uyku biçimi azalır. Bu uyku dönemlerinde (genellikle uykunun ilk 1-3 saati) çocukları uyandırmak zordur; eğer uyandırılabilirse genellikle yönelim bozukluğu, konfüzyon ve bilişsel işlevlerde yavaşlama görülür .
              
Anne rahminde durum daha farklıdır. Fetusta gerçek uyanıklığın olmadığı düşünülür, ancak aktif uyku ile sessiz uyku arasında gidiş gelişler olur. Aktif uyku sırasında yutma, tekmeleme, solunum gibi hareketler gerçekleşir. 30 ncu gebelik haftasından önce doğan bebeklerde REM uykusu, toplam uyku zamanının %90’ınını oluştururken, zamanında doğan bebeklerde bu oran %50 civarındadır. Yaş arttıkça REM dönem süresinde azalma devam eder. Miadında doğan bebekte 24 saatin %75’i uykuda geçerken, 6 ncı aya geldiğinde bu oran %50’e düşer. Bir yaşındaki çocuk 2,5 saat gündüz ve 11 saat gece uyur. Gündüz uykusu iki ayrı bölümde uyunabilir. Üç yaşındaki çocuklar genellikle gece 10,5 saat gece, gündüz ise tek seferde 1,5 saat uyur. Gündüz uykuları 4 veya 5 yaşından sonra kesilir . Bebeklerde gece kısa süreli uyanmalar genelde gözlenir, ancak bir süre sonra uykuya yeniden dalarlar. İki aylık bebeklerde bu tarz uyanmalar uykularının %9’unu oluştururken, dokuzuncu aya ulaştıklarında bu oran %6’ya düşer .

Rüyalar, uykuda yalnızca mental aktivitenin olduğu REM dönemi uykusunda oluşur. REM dönemi uykusunun bebeklerde özel işlev gördüğüne inanılmaktadır. REM dönem uykusu bebeklerde nöron büyümesinin uyarılmasına katkıda bulunur. Çocuklarda yaklaşık iki yaşında hipokampusun işlev görmeye başlar ve bununla birlikte REM dönem uykusu daha ileri görevler almaktadır.         

UYKU BOZUKLUKLARININ  SINIFLANDIRILMASI
Uyku problemi olan çocuklar, aşağıdaki üç belirtiden birini ya da daha fazlasını gösterirler:
(1) Güçlükle uykuya dalarlar ya da uyuyamazlar;
(2) gündüz uyuklarlar;
(3) uyku sırasında alışılmadık ya da istenmeyen hareketler yaparlar . 

Dissomniler :Yetersiz, aşırı veya verimsiz uyku ile karakterize uyku bozukluklarıdır.

Çocukları etkileyen iki sınıflandırması mevcuttur.
Solunumla ilgili uyku bozukluğu: Çocuklar arasında kronik uyku bölünmelerinin en sık görülen ve genellikle tanımlanmayan nedenlerinden birisi, soluk alma güçlüğüne bağlı uyku problemidir. Uyku sırasında, istemsiz olarak 10 saniyeyi aşan solunumun kesintiye uğraması olarak tanımlanır. Ortalama olarak, apneler 30-40 saniye sürer, ancak 10 sn ile 3 dakika arasında değişebilir.

Uyku apnesinin üç tipi tanımlanmıştır: obstruktif, santral ve miksttir.

Santral uyku apnesi prematür bebek ve yenidoğanlarda geçici olarak yaygın olarak gözlenir. Sekel nadir olur.

Obstruktif uyku apneleri Pek çok çocuk, büyük bademcik ve geniz etine karşın, uyanıkken oldukça düzenli nefes alır; ancak derin uyku sırasında azalan kas tonusuna bağlı olarak hava yolu daralır, bunun sonucu olarak solunum işi artar ve geçici bir obstruksiyona yol açar ve  herbir apne-hipopne olayına kısmi uyanmalar  eşlik eder. Böylesi kısmi uyanmalar bir gece sırasında 200-300 kez olabilir, bu durum uykuda aşırı derecede parçalanma ve yoksunluğa yol açar, bu nedenle obstruktif uyku apne sendromunda gün içi yorgunluk veya dikkatsizlik yakınmaları olarak başvurulabilir.

Yürüyen bebeklerde gelişme geriliği sendromunu andıran büyüme geriliği olabilir, bunun olası nedeni parçalı uyku sırasında yetersiz büyüme hormon salınımı ile ilişkilidir.

Uykuda “durmuş” veya “düzensiz” solunum, horlama ve ağız solunumu için uyku öyküsü pozitiftir. Uyuyan çocuğa yakın yerleştirilen ses teyp kaydı tanıyı doğrulamada sıklıkla faydalıdır.

Yürüyen bebek ve küçük çocuklarda obstruktif uyku apnesi sendromunu en sık büyümüş bademcik ve geniz eti sonucudur ve daha az sıklıkla aşırı obesiteden (şişmanlıktan) kaynaklanır.

Obstruktif uyku apnesi sendromlu çocukların tedavisi çok sıklıkla büyümüş, obstruksiyona neden olan geniz eti ve bademciklerin alınmasını kapsar.

Narkolepsi: Narkolepsinin başlangıç belirtilerinin; gündüz uyuklama ve başa çıkılamayan uyku atakları olduğuna işaret etmektedir, Narkolepsinin klinik belirtileri erişkinlerle benzerlik gösterir.

Tedavisi semptomatik olup, özgün semptomların şiddetine göre bireyselleştirilir. Hastaların belirli yatış ve kalkış zamanları izlenmelidir. Günde iki-üç kez 20-30 dakikalık düzenli programlanmış kısa bir uyku yoğun atakları olanlara önerilmelidir. Okul ve iş programları hastanın yüksek uyku gereksinimi olduğu düşünülerek uyarlanmalıdır. Psikososyal destek ve danışma şarttır,  kendine-yardım grupları önerilir. Hastanın, ailesinin ve okulunun bilgilendirilmesi ve gerekli önlemlerin alınması gerekir.

Protodissomniler: Çocuklarda güçlükle uykuya dalma ve devam ettirme en yaygın bozukluklardır ve okul öncesi yaşlarda çok yaygındır. Tekrarlayıcı gece uyanmaları ve uykuya dalmada güçlükle karakterizedir. Gelişimsel olarak gece uyanma problemleri uykuya dalma problemlerinden önde gelir .

Çocuklardaki çoğu uyku bozuklukları çalışmaları gece uyanma üzerine odaklanmıştır.  Bazı araştırmalarda uyku problemi olan sekiz aylık bebekler izlenmeye alınmış ve üç yaşında iken %41’inde sorunların hala devam ettiği bulunmuştur. Tersten söylenirse, üç yaşında iken uyku problemi olanların yalnızca %26’sı, sekiz aylıkken bu belirtileri göstermemiştir. Başka bir araştırmada;  üç yaşında uyku problemleri olanların %84’ünün üç yıl sonra hala problemlerinin devam ettiği bulunmuştur. Yapılan bir geriye dönük çalışmada, ise,  üç yaşında gece uyanma problemleri olanların hemen hemen yarısının doğumdan beri bu sorunun olduğunu, sekiz yaşında uyku problemleri olan çocukların %40’ı en azından üç yaşında beri uyku problemleri olduğu gözlenmiştir.

Parasomniler uyku sırasında görülen  bir grup alışılmadık ve istenmeyen davranışların olduğu uyku bozukluklarıdır.

Kısmi uyanma bozuklukları (Arousal disorders): uykuda korku bozukluğu (uyku terörü), uyurgezerlik bozukluğu ve konfüzyonlu kısmı uyanmalar küme halinde bir aradadırlar, Kısmi uyanma bozukluklarında belirtilerin gelişimsel  sırası vardır. Uyku terörleri ilk olarak 18 aylıktan sonra gözlenir, uykuda yürüme okul öncesi ve okul çağı çocuklarda gözlenir, konfüzyonlu kısa uyanmalar herhangi bir yaşta görülebilir. Ergenliğe doğru kısa uyanma bozuklukları sıklık olarak önemli derecede azalır veya kaybolur. Uyurgezerlik ve uykuda korku bozukluğu çocuklarda erişkinlere oranla daha sıktır . Ciddi vakalarda ve ergenlerde oluşan kısmi uyanma bozukluklarda uykuyla ilişkili konvulziyonları dışlamak için ayrıntılı nörolojik muayene önemlidir. 

Uyku-Uyanıklık Geçiş Bozuklukları: Uyku-uyanıklık geçiş bozuklukları; uyanıklıktan uykuya veya tersi olarak geçişlerde oluşur. Bu kategoride bulunan bozukluklar: uykuda konuşma, gece bacak krampları ve ritmik hareket bozukluklarıdır (kafa vurma, uyku sıçramaları, ve vücut sallanması). Ritmik hareketler tipik olarak uykunun başlangıcında olur. Çocuğun zarar verici davranışlarına yönelik önlem almak gerekir. 

Gece kabusları genellikle üç ile altı yaş arasında başlar, bu yaş grubu çocukların %10-50’sini etkiler. Gece kabusları, uyku teröründen kolayca ayırt edilebilir. Uyku terörleri uyku başlangıcının ilk üç saatinde olur ve uyku terörünün yaklaşık yarısında çocuk sesli uyku halindedir. Sabah olayları hatırlamaz. Gece kabusları genellikle sabah iyi hatırlanır. Gece kabusları, gece daha geç saatlerde olur, genellikle REM uykusunun baskın olduğu, uykunun son 1/3 periyodunda oluşur. Karakteristik olarak, çocuk kabusunu anlatırken tamamen uyanık ve yönelimi tamdır. Gece kabuslarının tedavisi oluşu sırasında kişiyi rahatlatmak ve gün içi stres kaynaklarını azaltmaktır.

Bebeklerin uyku sistemi farklı

Sağlıklı bir erişkinde normal uyku düzeni iki ayrı nörofizyolojik evreden oluşur: NonREM ve REM uykusu. REM uykusu, nabzın ve solunum hızının düzensiz olabildiği, bazı beden hareketlerinin ve hızlı göz hareketlerinin gözlendiği, ayrıca rüyaların ortaya çıktığı; bebeklerde ise uyanmaların ve ağlamaların görüldüğü evredir. NonREM uykusu ise uyuklama halinden derin uykuya dek değişkenlik gösterir. Nabız ve solunum düzenlidir, bedensel hareketler yoktur. Normal bir uyku döngüsü, gece boyunca birbirini izleyen NonREM-REM döngüleri şeklindedir ve her döngü ortalama 90 dakika sürer, gece ilerledikçe NonREM uykusu kısalır, REM uykusu uzar.

Bebeklerde ve küçük çocuklarda ise durum biraz farklıdır. Yeni doğan bir bebekte bu evreleme süreci tam olarak yerleşmemiştir. Yeni doğan bir bebek, günün 16 saatinden fazlasını uykuda geçirir. 3-4 saat uyur, uyanır, tekrar uykuya dalar; yani hem uykuda gece ve gündüz ayrımı yerleşmemiştir hem de çok sık uyanır. 'Belirsiz evre' olarak tanımlanabilecek geçici bir dönem uykuya hakimdir. NonREM-REM döngüsü 2-3 ay içinde ancak yerleşir. Bebeklerde uykunun yarısı REM evresinde geçer, NonREM-REM döngüsü erişkinlerdekinden daha kısadır, 50-60 dakikalık süreler halindedir.

Bebek büyüdükçe uyanmaların sayısı azalır, uykuda geçen süre artar. 6 aylık bir bebek aralıksız 6-8 saat uyuyabilir. 6-8 aya kadar da uykuda gece-gündüz ayrımı yer-eşmeye başlar. Uyku saatleri gündüzden geceye kaymaya başlar, ancak 5-6 yaşına kadar da gündüz uykuları devam edebilir. 1 yaşındaki bebeklerin hemen tamamı gündüz uykusuna dalarken, bu oran giderek azalır, 6 yaşındaki çocukların yüzde 10'un-da gündüz uykusu gözlenir. Yeni doğan bebeğin uyku gereksinimi 16 saatin üzerindedir. Büyüdükçe bu süre azalabilir; 3-5 yaşlarındaki çocuk-' ların ortalama 13-14 saat, 6-8 yaşındaki çocukların 10-12 saat uyku gereksinimi vardır. Çocukların uyku sorunları iki başlıkta özetlenebilir

. Uyku kalitesi ile ilgili olarak onaya çıkan uyku apnesi, uykuda yürüme gibi uyku fizyolojisi ile ilgili problemler.

. Uykunun kalitesini dolaylı olarak etkileyebilen kendi yatağında uyumama, yalnız yatamama, gece korkuları, annenin ruhsal sıkıntıları gibi niceliksel özellikler.

İlk 6 ayda uyku düzenine ilişkin en önemli sorunlar, uyku düzeninin tam olarak yerleşmemesi ve annenin (ya da bakıcının) bebeği için uygun bir uyuma ortamı sunamamasından kaynaklanır. Annenin çocuğun uyanmasına ve ağlamasına nasıl bir yöntemle cevap verdiği de (nasıl sakinleştirdiği) çok önemlidir. Gece uyanan bir çocuğun abartılı sevgi gösterileriyle ve oyun gibi uyarıcı şeylerle oyalamaya çalışılması, ihtiyacı dışında beslenmesi, yatağından çıkarılıp ebeveyn yatağına alınması gibi davranışlar sık tekrarlandığında, çocuğun gece uyanmaları, dışarıdan gelen uyaranların bolluğu yüzünden ebeveyn tarafından pekiştirilecektir. Tabii çocuğu yanıtsız ve soğuk karşılamak da doğru değildir.
Uyku problemlerinin nedenleri
1- Erken yaştaki tutum hataları: Annenin, erken yaşlardan itibaren çocuğu için sabit uyku düzeneği kuramaması, uyku ortamının sık değişmesi çocuğun kaygısını artırır.
2- Annenin yetersizliği veya yokluğu: Ruhsal sorun yaşayan anneler, çocuğun bakımında daha çok zorlanırlar. Hem bebeğin talepleri karşısında sabırları azdır, hem de konuşmayı henüz beceremeyen bebeğin verdiği sözel olmayan mesajları anlamayabilirler; bunlar da sağlıklı bakımı güçleştirir. Anne dışında, çocuğu büyüten aile büyükleri ve bakıcıların zıt, tutarsız tutumları bebek için travmatik dahi olabilir.
3- Düzensizlik: Eğer çocuklar, bebeklik döneminden itibaren sabit ve dengeli bir uyku düzenine alıştırılmamışsalar, uyku kaliteleri ileri yaşlarda da kırılgan olur.
4- Gece Kabusları Sayıklamaları: Genellikle 3-4 yaşlarındaki çocuklarda ve hafif uyku döneminde görülebilen bir durumdur. Çocuk, çoğu defa uyanmadan atlatır, kimi durumlarda da uyanabilir. Sonradan sorulduğunda, tam olarak tanımlaya-masa da kabus gördüğünü anımsar.
5- Gece Terörü: Derin uyku döneminde, uykunun ilk saatlerinde ortaya çıkan bir durumdur. Çocuk, gecenin ilerleyen saatinde ağlayarak, yatakta doğrulmuş, hatta bazen çığlık çığlığa halde uyanabilir. 5-12 yaşlar arasındaki çocuklarda daha sıktır. Gece kabuslarından farkı, sonradan sorulduğunda çocuğun hiçbir şey anımsamamasıdır.
6- Uykuda yürüme (Somnambulizm): 5-15 yaşlar arası çocuklarda daha çok görülen, genellikle derin uyku döneminde ortaya çıkan ve uykudayken yataktan kalkma, hatta uzaklaşma ile tipik bir durumdur.
7- Sağlık problemleri: Çeşirli tıbbi hastalıklarda ve bunların ilaçla tedavileri sırasında da çocukların uyku düzenleri bozulabilir.

Sağlıklı uyku önerileri
. İlk 3 ayda bebekler çok sık uyanırlar, buna hazırlıklı olmalısınız. 1 yaşının sonuna doğru ve ileri yaşlarda da (tıbbi nedeni olmadığı halde) gece uyanmaları aynı sıklıkta sürüyorsa, her şeyden önce uykusu bölünen çocuğunuzu nasıl uykuya döndürdüğünüzü sorgulayın. Farkında olmadan bu davranışı pekiştiriyor olabilirsiniz.
. Bebeğinizin düzenli bir uyku disiplinine sahip olmasını istiyorsanız, ilk 6 ayından sonra beslenme, sevgi ve oyun saatlerini geceden gündüze çekmeye çalışın; geceleri dinlenme ve sessizlik saatleri olmalı.
. 6 yaşından küçüklerde, en sık da 3-4 yaşlarında, uyku öncesi ritüelleri (masallar, öpüşme törenleri vs) çok sıktır, neredeyse takıntı düzeyindedir, zamanla azalacaktır.
. Bebeklik döneminde sabit ve dengeli bir uyku düzeneği kurabilirseniz; ileri yaşlarda yalnız yatmama, gündüz uykusuna direnme, kendi yatağında uyumama gibi problemlerin önüne geçmiş olursunuz.
. Çocuklarda gündüz uykuları, oranı azalarak 6 yaşına dek sürer. Çocuğunuzun gündüzleri uyumasını sağlayın, ama ısrarcı olmanız gerekmez.
. Gece kabusu, gece terörü, uykuda yürüme gibi problemler belirli dönemlerde ve geçici olarak gözlenen durumlardır. Önemli riskler oluşturmadığı sürece, tıbbi tedavi gerekmez. Çocuk, böyle bir durumda gereksiz yere uyandırılmaya çalışı lma-malı, kendisine ve çevresine zarar vermeksizin uykuya dalması beklenmelidir.
. 2 yaşını geçtiği halde hala ebeveynle yatan çocuğun asıl problemi annesine olan bağımlılığıdır ve bu bağımlılık 6 yaşından önce çözülmelidir, çünkü aynı çocuk ileride annesiz okula da gidemeyecektir.
. Çocuğunuzun uykuda havale geçirmesi, astım krizine girmesi gibi riskler söz konusu ise, alacağınız önlemler uyku düzeneğini bozucu nitelikte olmamalıdır.

Çocuk anne ve baba ile uyumak isterse;
Bazı uzmanlar, anne babayla birlikte yatmanın çocukta bağımlılık yarattığını iddia ediyor. Üstelik ebeveynin cinsel hayatını olumsuz etkilediğini söyleyerek bu duruma karşı çıkıyorlar. Bazıları ise doğal ebeveynlikten yana. Yani çocuğun ailesiyle yatağı paylaşmasının bir bağımlılık yaratmadığını, çocuğun hazır olunca zaten odasına gideceğini savunuyor. Bebeğin fiziksel ve duygusal gelişimi için beraber uyumanın yararlı olduğunu savunan uzmanlar, bu süreci çocuk ve ailenin belirlediğini belirtiyor.

Çocuklarda özellikle küçük yaşlarda rastlanan anne ve baba ile birlikte uyuma isteğine dikkat çeken Depresyon ve Panik Atak Merkezi (DEPAM) uzmanlarından Psikiyatrist Dr. Nihat Kaya, anne ve babaların küçük yaşlarda çeşitli endişelere bağlı olarak çocuklarını yanlarında uyutmayı tercih ettiklerini, bu durumun çocuklar için psikolojik problemler doğurabileceği uyarısında bulundu.

Bebeklerin dünyaya geldiğinde annelerin geceleri emzirmeyi kolaylaştırmak için aynı odada hatta aynı yatakta olmayı tercih ettiklerini ifade eden Psikiyatrist Dr. Nihat Kaya, “Sadece meme emerken değil uyurken de annenin sıcaklığını hissedebilmek bebekler için vazgeçilmez olmaktadır. Bu nedenle annelerin mümkün olduğunca çabuk bebeklerini ayrı odada yatırmaya başlamaları gerekmektedir” dedi.

Kaya, özellikle çalışan anne-babaların çocuklarının öğle uykularını uzatıp, ebeveynleri eve geldikten sonra onlar ile birlikte geçirecekleri zamanı arttırabilmek için gece geç saatlere kadar uyumadıklarının gözlemlendiğini anlattı.

Psikiyatrist Dr. Kaya, “Anne-babanın yanında kendini güvende hisseden çocuğun gece de bu güveni sürdürmek için aynı yatakta uyumak istemesi doğaldır. Hatta bu amaca yönelik olarak doğru olmadığı halde bazı korkular üretebilir. Karanlıktan, canavarlardan, hayaletlerden korktuğunu ifade edebilir. Ebeveyn olarak çocuğunun korkusunu dindirmek zorunluluğu ile genelde anne-babalar bu tuzağa düşüp çocuğun kendileriyle yatmasına izin verebilirler. Daha sonra bu bir alışkanlık olarak devam edebilir. Özellikle 3-4 yaşlarında korkulu rüyalar, kabuslar, gece ağlamaları ve sıçrayarak uyanmalar genelde her çocukta rastlanabilen durumlardır” bilgisini verdi.

Çocuğun yaşı büyüdükçe yaşanan problemlerin hiçbirinin çözümünün ebeveynleri ile yatması olmadığını vurgulayan Kaya, “Bazı ailelerde de birlikte uyuma talebi çocuktan gelmez. Ebeveynlerden biri eşi ile değil çocuğuyla aynı yatakta yatmayı tercih edebilmekte veya eşlerden biri işi nedeniyle belirli bir süre evin dışında olduğu zaman evdeki ebeveyn kendisi yalnız uyumak istemediğinden çocuğunu yatağına davet edebilmektedir” dedi.

Nihat Kaya, “Çocuğu, belirlenmiş uyku saatinde odasına gidip uyuması için yatağına yatırmak, yalnız bırakmak, uyuması için zorlamak uygun değildir ve zamanla yatma-uyuma korkusuna dönüşebilir. Bunun yerine uykusu gelmeyen çocuğu erken saatlerde yatmaya zorlamamak, uyumadan önce yanında oturarak masal okumak ve ya o gün olanları konuşmak, yattığı odanın ışığını ve kapısını açık bırakmak, sevdiği bir oyuncağı ile uyumasına izin vermek, eğer yatağı dışında uyumak istiyorsa uyuduktan sonra yatağa koymak daha uygundur. Gece korkuları nedeniyle çocuk uyanıp anne-babanın yanına geliyor ise yatağa kabul etmeyip onunla birlikte odasına gidip tekrar uyuyana kadar yanında olmak tercih edilmelidir” açıklamasında bulundu.

Psikiyatrist Dr. Nihat Kaya, bütün bu uygulamalara karşın çocuğun yalnız uyumayı reddetmesi durumunda bir uzmandan destek alınması gerektiğini söyledi.

AİLELER ANLATIYOR
Serpil Önal (40), halkla ilişkiler müdürü
Herkesin kendi yatağında yatmasından yanayım. Ben eğitim sektöründe çalışıyorum. Bu nedenle çevremdeki birçok psikolog ve uzman, çocuğun kişiliğinin yerine oturması, karakteristik özelliğinin rahat gelişmesi için yalnız yatması gerektiğini savunup, ayrı yatırmamı önerdi. Onların bu düşünceleri benim üzerimde etkili oldu. Tabii bazen yatağa alırım, oynarım. Ateşliyken, hastayken yatağımda olur, ama akşam mutlaka yatağına götürürüm. Gerekirse ben onun yatağının yanına yatak yaparım ama yatağa almam. Karı koca birlikteliğinin sağlıklı olması için de çocukların kendi odasında yatmasından yanayım. Oğlum büyük bir ameliyat geçirdi, o zaman bile ben onun odasına gidip yanında yatak serdim.

Funda Mumcuoğlu (30), basın danışmanı
Normalde psikologlar da, okuduğum kitaplar da çocuğun aileyle aynı odada kalmasını, birlikte uyumasını önermiyor. Dünya’nın yatağı eşimle benim yatağımıza bitişik. Geceleri altını değiştirmek için aldığımızda uyuyup kalıyor. Kendisini bizden ayrı hissetmiyor. Benim de çok kolayıma geliyor. Gazı oluyor, emmek istiyor hemen yanıbaşımda. Bizimle yattığı için inanılmaz huzurlu bir bebek oldu. Bu ne kadar sürer, bilmiyorum. Ama buna karar verecek kişi psikologlar değil, çocuğum. Eşim de anne ve babasıyla uyuyan bir çocukmuş. Özgüveni yüksek, huzurlu biri. Dünya da böyle olacaksa 15 yaşına kadar odamda kalabilir. Her bebek, her aile aynı değil. Biz dokunmayı seven bir aileyiz.

Şermin Terzi (37), gazeteci
Bekar bir anneyim. Kızımı evliliğim sırasında da, boşandıktan sonra da ne zaman yatağıma gelmek istese hep yanıma aldım. Ne birlikte yatma bağımlısı oldu, ne de özgüven eksikliğine kapıldı. Yanımda sabahladığı da oldu, birkaç saat yattıktan sonra yatağına yolladığım da. “Hadi şimdi kendi yatağına git” dediğim zaman hep ağlamadan tıpış tıpış yatağına döndü. Hatta bazen “Hadi bu gece beraber uyuyalım” teklifime “Yok anne kendi yatağımda yatayım” diyerek reddettiğini de bilirim. Kendi içinde çok güzel bir denge kurdu.

Ebru Erşan (35), diş hekimi
Birlikte yatıyoruz. Hâlâ anne sütü aldığı için bizimle yatması rahat oluyor. Çevreye aldırmam. Önemli olan çocuğun rahatıdır. Aslında çocuk aileyi yönlendiriyor. Çocuğa göre hareket ediyoruz. Kendi yatağına götürdüğümüzde defalarca ağlamasındansa bizimle huzurlu, rahat yatması daha uygun. 4-5 yaşından sonra ayırmayı düşünüyorum. Özgüveni yerinde olmaz diyenlere kızıyorum. Çünkü, kızımın özgüveni de yerinde.

Psikiyatr Sabri Yurdakul
Yatağa gelen çocuk cinsel yaşamı etkiliyor
“Korkuyor, bizi bırakmıyor, bütün gün özledim, yalnızken gece üstünü açıyor” bahaneleriyle aileler çocuklarını yanlarında yatırıyor. Ama, istediği zaman da geri gönderemiyor. Bütün gün annenin gözünün önünden ayırmadığı, görmediği anda telaşlandığı çocukların geceleri odalarında yalnız başlarına yatmalarını beklemek çok gerçekçi bir davranış değil. Bu yüzden çocukların baştan itibaren kendi odalarında yatmaya alıştırılmaları gerekiyor. Ara ara “hadi gel yanımızda yat” dendiğinde düzen bozuluyor.

Çocuk, herhangi bir nedenle kalkıp yanımıza geldiğinde tutum ve davranışlarımız aynı olmalı. Yatağa gelmekte ısrar eden çocuğa, “Artık kendi yatağında yatma zamanın geldi. Sen büyüdün” diyerek onu yatağına götürmeli ve yanında oturarak alışmasına yardımcı olmalıyız. Yoksa 15 yaşına geldiği halde hâlâ büyüklerin yatağında yatan gençler görmek şaşırtıcı olmaz. Bu durum gerçekten sakıncalıdır ve ailenin cinsel hayatını bile etkiler.

Çocuk Psikoloğu Nilüfer Devecigil
Anne babasıyla yatan çocuk daha az ağlıyor
Bebeklerde 2,5 - 3 yaşına dek beynin kendi kendini sakinleştirme ile ilgili bölümü gelişmemiştir. Rahatlamak için ebeveyn yardımına ihtiyaç duyar. Bebek bir uyku safhasından diğerine geçerken uykuya tekrar girmekte zorluk çeker. Onun için yalnız başına uyanmak korkutucu olabilir. Araştırmalar gösteriyor ki, anne babayla yatak paylaşan bebek daha az ağlıyor, kalp atış ve nefes alışı daha düzenli. Amerikan Pediatri Akademisi ve UNICEF, ebeveyn ile bebeğin beraber uyumalarını özellikle ilk 6 ay ve sonrasında, bebeğin gelişimi açısından önemli olduğunu söyleyerek destekliyor.

Ancak anne baba alkol almışsa, sigara kullanıyor, ilaç alıyorsa bebekle uyumamalı. Bebek annenin tarafında yatmalı, anne babanın arasında değil. Anne babasıyla uyuyan çocuklar hazır olduklarında kendi odalarına geçerler. Bu süreç tıpkı erken ya da geç konuşan, yürüyen çocuklar gibidir. Önemli olan çocuk hazır olmadan onu ayrılmaya zorlamamak.

Dr. Ferber Yöntemi Nedir?
Ünlü  uyku profesörü  Dr. Ferber uyku sorunlarını anlattı

Çocuk uyku bozuklukları konusunda dünyaca tanınmış uzman Dr. Richard Ferber çocuklarda görülen uyku sorunları, çocukların uyku gereksinimleri, kendi kendine uykuya dalmayı öğretmek ve uykuya dalmada yardımcı olmak üzere ilaç tavsiye edilmesi gibi pek çok konuda bilgi verdi.

Bazı ebeveynlerin ağlatma yöntemi olarak da adlandırdığı Ferber Yöntemi temel olarak 6 aylıktan büyük bebeklerin belli bir süre boyunca, her gece artan bir süre boyunca ağlamasına izin verilerek, başkasının yardımına gereksinim duymadan, kendi kendine uykuya dalmayı öğrenmesini amaçlıyor.

Bu yöntemi geliştiren ve gerek uzmanlar, gerekse anne-babalar arasında sürekli tartışmalara konu olan Dr. Richard Ferber, Çocuğunuzun Uyku Sorunlarını Çözün (Solve Your Child’s Sleep Problems) isimli ünlü kitabını 20 yıl sonra ilk kez güncelledi.

Ferber Yöntemi asıl olarak Amerikan Pediatristler Akademisinin, çocukların kendi kendilerini sakinleştirmeyi bilmeleri gerektiği yönündeki temel tavsiyesine dayanıyor.

Yöntem birçok uzman tarafından kabul görmekle birlikte, anne-babaları katı ve duygusuz davranmaya yönelttiği gerekçesi ile bazı çevrelerde de eleştirilere konu olabiliyor.

Pediatric Views Dergisi 2006 Haziran sayısında, halen Boston Çocuk Hastanesi Pediatrik Uyku Bozuklukları Merkezi Direktörü olarak görev yapan Dr. Ferber ile yapılan röportaj yayınlandı:

20 yıllık araştırmaların sonrasında, Çocuğunuzun Uyku Sorunlarını Çözün isimli kitabınızda ne gibi önemli konulara değindiniz?
Kitapta yer alan konuların çoğunu genişletmem gerekti. Uyku saatleri konusunda, uyku saatlerinin çocuğun uykusunu nasıl etkilediği ve uyku saatlerinin nasıl sorunlara neden olabileceği gibi, pek çok şey öğrendik. Gece terörleri, uyur gezerlik ve bağlantılı uyku bozulmaları, bunların neden yaşandığı ve bunlarla nasıl baş edilmesi gerektiği gibi konuları daha iyi anladık. 
Anne-babaların çocuğu mümkün olabilenden daha fazla uyutmaya çalışması gibi yaygın görülen bazı sorunların çözümüne yardımcı olmak üzere, farklı yaşlardaki uyku gereksinimlerine ilişkin rehberlerimizi iyileştirdik. Ayrıca belirli tedavi programlarının ne zaman ve nasıl uygulanması gerektiği konusundaki yanlış anlamaları açıklığa kavuşturmaya ve daha önce yeterince ele alınmamış olan birlikte uyuma gibi bazı konuları ele almaya çalıştık.

Anne-babalar çocuklarının uykusu konusunda nasıl bir yaklaşım benimsemeliler?
Çocuğun gece boyunca iyi bir şekilde uyuması için, ilk olarak uykunun niteliği, çocuklarda uykunun gelişimi ve her yaşta normal olarak olması gerekenlerin anlaşılması lazımdır. Bir çocuğun uyku sorunları varsa, öncelikle bunun tüm nedenlerini anlamaya çalışın. Ancak nedenleri belirledikten sonra bir çözüm geliştirmeniz mümkün olabilir. Sorun sadece uyku saatlerinin yanlış olmasından kaynaklanıyorsa, saatlerin ayarlanması sorunu çözümleyebilir. Soruna küçük çocuğun gece aşırı beslenmesi neden oluyorsa, beslenme miktarı azaltılmalıdır. Herhangi bir sorunun pek çok çözümü olabilir. Bazı aileler için daha yararlı olan ya da ailenin felsefesine uyan bir şey başka bir aile için aynı şekilde yararlı ya da uygun olmayabilir.

Bazı çocuklar diğerlerine kıyasla daha fazla uykuya gereksinim duyar mı?
Evet, ancak uyku süreleri arasındaki farklar birçok kişinin düşündüğünden çok daha azdır. Çocukların toplam uyku süresi farklılıkları çoğunlukla iki saatlik fark içerisinde yer alır. Ayrıca toplam uyku gereksinimlerindeki değişim son derece yavaş gerçekleşir, 6 aylıkken 12 saat olan toplam uyku gereksinimi ergenliğin sonunda 9 saate düşer.

Bebeklerde en fazla görülen uyku saati sorunları nelerdir?
Uyku saatleri her yaşta ve çok çeşitli biçimlerde yanlış olabilmektedir. Bebeklerde sık görülen bir sorun bebeklerin gün içerisinde çok uzun sürelerle uyutulmasının bebeğin gece iyi bir şekilde uyumasını engellemesidir. Bir diğer sorun da bebeğin çok erken yatırılması ve sabahları da anne-babasından çok daha erken uyanmasıdır. Gündüz uykularının süresinin kısaltılması veya bebeğin akşam daha geç yatırılması bu sorunları çözümleyecektir. Bir başka sorun da bebeklerin 6 aydan sonra halen günde dört-beş kez kısa gündüz uykusu uyumasından kaynaklanmaktadır. Gündüz uykularının bu şekilde kısa kısa olması bebeğin uyandığında daha kısa sürede yorulması ve yeniden kısa bir uykuya gereksinim duyması anlamına gelmektedir. Çoğunlukla bu döngü gece de devam etmekte ve gece uykusu da kısa uyku periyotlarına bölünmektedir. Gündüz uykuları arasındaki sürenin aşamalı olarak uzatılması takip eden gündüz uykusunun süresinin de uzamasını sağlayacak ve böylece döngü kırılabilecektir.

Anne-babalar, gece uyanan çocuğu rahatlatmayı ne zaman
bırakmalıdırlar?
Bir çocuğun temel olarak iyi uyuması, ancak normal gece uyanmalarında yeniden uykuya dalabilmek için anne-babasının bazı şeyleri (odasına giderek sırtına hafifçe vurarak pışpışlamak, kucağa almak ya da sallamak gibi) tekrar tekrar yapmasına gereksinim duyması, özellikle de üç ya da dört aylıktan sonra bir sorun olarak kabul edilebilir. Bu gibi alışkanlıklar, anne-babanın çocuklarının uyumasını tercih ettiği şartlara dayalı olarak belirleyeceği yeni alışkanlıkların edindirilmesi ile kırılabilir. Sadece birkaç günde çocuklarına bağımsız olarak yeniden uykuya dalmayı öğretebilirler. Örneğin gece boyunca çocukları ile aynı yatakta uyuyorlarsa, artık yeniden uykuya dalabilmesi için anne çocuğunun saçları ile oynamasını istemeyebilir veya baba kızını sallamak istemeyebilir.

Birlikte uyuma konusundaki tavsiyeleriniz nelerdir?
Yirmi yıl önce çok az dolaysız deneyime sahiptik. Dünyanın her tarafında küçük çocukların çok farklı durumlarda gayet güzel uyuyabildiklerini gördük. Uyku perspektifinden bakıldığında tüm bu düzenlemelerin herhangi biri lehinde ya da aleyhinde pek fazla bulgu edinemedik. Ailelerin neler yapacakları, ne kadar süre ile çocuklarıyla birlikte uyuyacakları ve bir sonraki adıma nasıl geçecekleri konusunda planları olduğunu gördük. Amerikan Pediatristler Akademisinin son rehberlerinde çocukla birlikte uyunması konusunda eskisine kıyasla daha şiddetle karşı çıkılıyor. Genel olarak bu tavsiye kontrol altında tutulmayan bazı durumların tehlike yaratması nedeniyle çoğunluk açısından güvenli bir tavsiye olsa da, ailelerin bebeğin güvenliğini sağlayacak önlemleri anlaması ve alması halinde birlikte uyumanın oldukça güvenli olabileceğini düşünüyoruz. Ebeveyn yatağının yanına ayrı bir bebek yatağı koymak da bir diğer seçenek olabilir.

Anne-babalar çocuğun horlamasından endişe etmeli mi?
Horlama grip gibi durumlarda arada sırada olan bir durum olmadığı sürece, evet. Kronik horlama mutlaka çocuk doktoruna bildirilmelidir. Horlama bademciklerin ve geniz etinin büyümesi, obesite veya yüz anomalileri gibi nedenlerle hava yollarının tıkanması anlamına gelir. Bu gibi durumlarda bir kulak-burun-boğaz uzmanı tarafından ileri tetkikler yapılması, bir kilo verme programının uygulanması ve uykunun değerlendirilmesi için bir uyku merkezine başvurulması gerekli olabilir.

Çocukların herhangi bir biçimde uyku ilaçlarına gereksinimi olur mu?
Genellikle ilaç tavsiye edildiğinde uyku sorununun gerçek nedeni saptanamamış ve tedavi edilmemiştir. Örneğin uygunsuz bir uyku saati düzeni olan çocuklarda hem uykuya dalma hem de takip eden ve okul ve davranış sorunlarına neden olabilen uykusuzluk sorununun çözümlenmesi için uyku zamanlarının düzeltilmesi gereklidir. Gece uykuya dalma, sabah uyanma, gün içinde konsantre olma ve uykusuzluğa bağlı öfke patlamalarının kontrol edilebilmesi için bu gibi sorunların ilaçla tedavi edilmemesi gereklidir.


Kaynaklar;Uyku Kliniği Uzmanı Dr. Sabri Derman, Dr. Ebru Gözer,Uzman Psikolog Özden Dandul, Nur Dinçer Genç-Psikolog,Bebeğim Dergisi,Nuran ÇAKMAKÇI,bebekkkokusu.com

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Fikrinizi paylaşın