Sizce dünyadaki bütün sırları bilmek güzel olur muydu? Ülkelerin gizli planlarını, mucitlerin açıklanmamış buluşlarını, çikolataların saklandığı yerleri, sürpriz hediyelerin neler olduğunu, ustaların diğer ustalardan gizledikleri meslek sırlarını, balık çorbası ve imam bayıldı tariflerini, öğrencilerin sınav sorularını? Alaaddin Bey hepsini biliyor ve bu yüzden de hiç konuşmuyor.
Alaaddin Beyi herkes bir filozof zannediyor. Konuşmaktan çok dinlemeyi seven bir filozof ama. Oysa o zamanında çok fazla konuşmuş. Üstelik çok da gereksiz ve konuşmaması gereken konular hakkında. Halbuki onun hiçbir suçu da yokmuş. İnsanlar önce onu konuşsun diye zorlamışlar, sonra da söylediklerinden hoşlanmayınca ona düşman olmuşlar. Alaaddin Bey öyle üzülmüş ki bu duruma, ortadan kaybolmuş. Yıllar sonra herkes onu unutup da mahallesine döndüğünde ise artık hiç konuşmuyor, yalnızca dinliyormuş.
Alaaddin Bey konuşmaz ama dinlemeyi çok iyi bilirdi. Bu yüzden de onu konuşmak zorunda bırakmayan konuşkan insanlardan hoşlanırdı.
Bu yüzden Alaaddin Bey'in en yakın arkadaşı kendisinin aksine hiç durmadan konuşan bir çocuk. Memo. Memo'nun arkadaşları ise Alaaddin Bey'in Güneş'ten gelen bir uzaylı casus olduğu konusunda hemfikirler. Üstelik mahallelerindeki suyu çalmaya gelmiş bir uzaylı casus. Ve bu konuda ne kadar haklı olduklarını da bir gün mahallelerinde sular kesildiğinde anlıyorlar. Ya da haklı olmadıklarını.
Peki o zaman kim bu sessiz adam? Neden sabahları doğu tarafındaki bankta, akşamları batı tarafındaki bankta oturuyor? Neden hiç konuşmuyor? Bunları öğrenmek de Memo'ya düşüyor. Ve Memo onun uzaylı olduğu konusundaki itirafını dinledikten sonra birden keyfi kaçıyor. Alaaddin Bey'in gerçekte kim olduğunu öğrendiklerinde ise herkes şaşırıp kalıyor.
Yazarı: Behiç Ak
Yayınevi: Günışığı Kitaplığı
Sayfa: 75
Kayıtlar
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Fikrinizi paylaşın