Ada'nın mart ayında doğması, bebekliğinin yaza gelmesi bizi çok mutlu etmişti. Üşütmeden, hasta etmeden ele avuca sığdıracağız demiştik; çok şükür öyle de oldu. Kışın emeklemeye başladığında da tek bir odada tutarak, odanın ısısını sabit tutarak, fazla hareket ettiğinde terini kontrol altında tutarak zararsız atlattık. Zaten doktorumuz: "terletmediğiniz sürece üşümesinin bir zararı yok" demişti. Hatta "hava soğuk diye dışarı çıkartmamazlık etmeyin; güzelce giydirin ve mutlaka her gün temiz hava aldırın" da demişti. Biz de mümkün olduğunca bunlara uymaya çalıştık.
Şimdi; yeniden havalar soğudu; biraz daha büyüsün; kışları bu kadar dert etmem herhalde diyen ben; bu kışın derdine düştüm yine. Üstelik havalar soğur soğumaz da Ada'nın burnu tıkandı ve öksürmeye başladı.
Bu aralar benim durumum dolayısıyla pek dışarı da çıkamıyoruz; evi de sürekli 25 C civarında tutmaya çalışıyorum; nasıl oldu da üşüttük derken; üşütmekten çok evdeki havanın etkisi olabileceğini öğrendik.
Meğer evi fazla ısıtmak da zararlıymış. Ada'nın yaşındaki bir bebeğin olduğu evde sıcaklık 20c nem ise %60 olmalıymış. Aşırı sıcak hava evdeki nem oranını düşürüp evi kurutuyor, bu da boğaz enfeksiyonlarına yol açabiliyormuş.
İkinci büyük hatamız ise; evde çamaşır kurutmak. Kışın balkona asamadığım için çaresiz salonda çamaşırlıkta kurutuyordum çamaşırları. Evde fazla nem; bakterilerin üremesine yol açıyormuş meğer. Bir de çamaşır üzerindeki kalıntıların soluduğumuz havaya karışması tehlikesi var ki bu da bir çok alerjik hastalığa sebep olabiliyormuş.
Çocuğu hasta olunca insanın bütün enerjisi çekiliyor...
Bu sebeple bu gün bunları yazmak istedim;
Çocuklarda kış hastalıkları
Grip
Kış hastalığı denince çoğu insanın aklına haklı olarak grip gelir.Grip özellikle kış aylarında görülen ve çok geniş bir kitleyi hasta eden bir hastalıktır.Özellikle bebekler,küçük çocuklarla astım gibi bir kronik hastalığı olan çocuklarda grip üzerine eklenen komplikasyon riski fazladır.Pek çok viral hastalığa halk arasında grip dense de aslında tipik grip (influenza)in kendine özgü bir seyri vardır.
Kış hastalığı denince çoğu insanın aklına haklı olarak grip gelir.Grip özellikle kış aylarında görülen ve çok geniş bir kitleyi hasta eden bir hastalıktır.Özellikle bebekler,küçük çocuklarla astım gibi bir kronik hastalığı olan çocuklarda grip üzerine eklenen komplikasyon riski fazladır.Pek çok viral hastalığa halk arasında grip dense de aslında tipik grip (influenza)in kendine özgü bir seyri vardır.
Burun akıntısı öksürük gibi semptomları takiben aniden yükselen ateş 40 derecelerde seyredebilir.Bunun yanı sıra çocuklar oldukça hasta görünür ve kendilerini hasta hissederler. Diğer üst solunum yolu enfeksiyonlarında çoğu kez daha yavaş bir seyir vardır ve ateş grip kadar inatçı ve yüksek değildir.Grip klinik seyri ile pek çok hekim tarafından teşhis edilebilir. Ayrıca teşhis için duyarlılığı yüksek olan antijen testleri de kullanılabilir.Grip hastalığına influenza virüsleri sebep olur.İnfluenza virüslerinin A ve B ve C olmak üzere üç tipi vardır. Yalnızca A ve B insanda hastalık yapar.
Tüm üst solunum yolu enfeksiyonlarında olduğu gibi gripte de sık el yıkama ve hasta kişilere yaklaşmamak koruma sağlayabilir.Gribi önlemenin yollarından biri de grip aşısıdır. Grip aşısı her sene bir önceki seneki virüslerin özelliklerine göre üretilir. Etkinliği de seneden seneye değişmektedir. Geçtiğimiz kış (2007-2008 kışı) grip aşısı etkinliği hakkında CDC tarafından verilen rakamlar %50-60 gibi bir koruyuculuk gösterdi..Genellikle bu rakam çok daha yüksek olmaktadır.Grip aşısı 6 ay 19 yaş arası herkese önerilmektedir. Özellikle 6 -24 ay arasındaki çocuklar ve astım gibi kronik hastalığı olan çocukların olması şarttır. Ülkemizde bulunan aşılar kasiçi uygulanan ölü aşılardır. Yurtdışında burna sprey şeklinde burna uygulanan canlı aşılar da vardır. Grip aşıları yumurta proteininden yapıldığı için yumurta alerjisi olanlara yapılması sakıncalı olabilir.
Üzerine ikincil bir enfeksiyon ilave olmamış gribin tedavisinde antibiyotikler etkisizdir.Teşhis erken konulduğu takdirde antiviral ilaçlar hem enfeksiyonun önlenmesinde hem de semptomların kısalmasında etkilidir.Grip ilaçları aşının yerine geçmez ancak aşı ile birlikte koruma için etkili olabilir.Grip geçiren bir hastanın yakın çevresindekilerin antiviral ilaç kullanmaları gribin bulaşmasını önleyebilir.Özellikle 0-2 yaş arası çocuklar ve kronik akciğer hastaları olmak suretiyle grip hastalığına yakalanan bir takım kişilerde ikincil bir enfeksiyon görülebilir. Bu alt solunum yolu enfeksiyonu (pnömoni ya da zatürre gibi) ya da kulak enfeksiyonu gibi üst solunum yoluna dair bir enfeksiyon olabilir. Bu durumlarda antibiyotik kullanılması gerekebilir.
Tüm üst solunum yolu enfeksiyonlarında olduğu gibi gripte de sık el yıkama ve hasta kişilere yaklaşmamak koruma sağlayabilir.Gribi önlemenin yollarından biri de grip aşısıdır. Grip aşısı her sene bir önceki seneki virüslerin özelliklerine göre üretilir. Etkinliği de seneden seneye değişmektedir. Geçtiğimiz kış (2007-2008 kışı) grip aşısı etkinliği hakkında CDC tarafından verilen rakamlar %50-60 gibi bir koruyuculuk gösterdi..Genellikle bu rakam çok daha yüksek olmaktadır.Grip aşısı 6 ay 19 yaş arası herkese önerilmektedir. Özellikle 6 -24 ay arasındaki çocuklar ve astım gibi kronik hastalığı olan çocukların olması şarttır. Ülkemizde bulunan aşılar kasiçi uygulanan ölü aşılardır. Yurtdışında burna sprey şeklinde burna uygulanan canlı aşılar da vardır. Grip aşıları yumurta proteininden yapıldığı için yumurta alerjisi olanlara yapılması sakıncalı olabilir.
Üzerine ikincil bir enfeksiyon ilave olmamış gribin tedavisinde antibiyotikler etkisizdir.Teşhis erken konulduğu takdirde antiviral ilaçlar hem enfeksiyonun önlenmesinde hem de semptomların kısalmasında etkilidir.Grip ilaçları aşının yerine geçmez ancak aşı ile birlikte koruma için etkili olabilir.Grip geçiren bir hastanın yakın çevresindekilerin antiviral ilaç kullanmaları gribin bulaşmasını önleyebilir.Özellikle 0-2 yaş arası çocuklar ve kronik akciğer hastaları olmak suretiyle grip hastalığına yakalanan bir takım kişilerde ikincil bir enfeksiyon görülebilir. Bu alt solunum yolu enfeksiyonu (pnömoni ya da zatürre gibi) ya da kulak enfeksiyonu gibi üst solunum yoluna dair bir enfeksiyon olabilir. Bu durumlarda antibiyotik kullanılması gerekebilir.
Nezle
Kış aylarında en sık rastlanan çocuk hastalıklarından biridir. Hafif bir burun akıntısı ile başlar. Bazen de hafif öksürük olur. Kimi zaman öksürük biraz daha şiddetli olabilir. Bu tabloya nadiren ateş de eklenir.
RSV (Respiratuar sinsisyal virus)
Her yaştan insanı etkileyebilir ve büyük çocuklar ve erişkinlerde yalnızca bir miktar burun tıkanıklığı ve boğaz ağrısına neden olur.Küçük çocuklarda ise çok fazla öksürük ve solum sıkıntısına neden olabilir. Çocuklar sesli nefes alabilir ve wheezing ya da hışıltı dediğimiz,üfürüğe benzer bir solunum sesini çıkarabilirler.Yenidoğanlar ve özellikle prematüre bebeklerde RSV çok ağır geçebilir.akciğer enfeksiyonuna neden olabilir ve direnci düşürdüğünden üzerine başka enfeksiyonlar ilave olabilir.Prematüre bebekler ve kalp hastalığı gibi kronik bir hastalığı olan çocuklarda koruyucu bir antikor verilerek RSV den korunma sağlanır.RSV için el yıkama gibi genel korunma yöntemleri dışında bir korunma yoktur.Yine özgül bir tedavisi de yoktur.Semptomlar tedavi edilir ya da ikincil bir enfeksiyon ilave edildiyse o tedavi edilir.Yanlız RSV uzun süre öksürük ve burun akıntısına neden olabileceği için doğru teşhis edilmesi yanlış tanı ve tedavileri önleyebilir.
RSV ve İnfluenza dışında pek çok virüs üst solunum yolu enfeksiyouna sebep olabilir. Bunlardan bir türü influenza familyasına yakın parainfluenza virüsleridir. Erişkinlerde ve büyük çocuklarda genellikle aksırık tıksırık ile atlatılırken küçük çocuklar ve bebeklerde ciddi enfeksiyonlara neden olabilirler. Krup dediğimiz tabloyu en çok meydana getien de yine bu virülerdir.
Streptokok Farenjiti (Beta-strep)
Streptokok farenjiti okul çocukların hastalığıdır en sık 5-12 yaş arasında görülse de nadiren küçük çocuklar ya da bebeklerde de görülebilir. Streptokok farenjiti genellikle çok ateş halsizlik ve boğaz ağrısı ile seyreder. Kuluçka dönemi iki ila beş gündür
Kuluçka döneminde olan çocuklar da hastalığı bulaştırabilirler.
Öksürük gibi semptomlar ise bu hastalıkta sık görülmez. Boğaz enfeksiyonu yapan virusler de vardır. Boğazın muayenesindeki belirtiler,klinik tablo ve boğaz testleri viral enfeksiyonları bakteri enfeksiyonlarından ayırmada önemlidir.
Eğer streptokok farenjiti (beta) teşhis edildiyse antibiyotikle tedavi edilmesi gerekir. Tedavi hem semptomların daha kısa sürmesini sağlar hem de streptokoka bağlı akut eklem romatizması riskini önler. Antibiyotik tedavisi ile bulaştırıcılık da önlenir. Virüse bağlı boğaz enfeksiyonlarında antibiyotik kullanmaya gerek yoktur.
Gastroenteritler( Mide Barsak Enfeksiyonları)
Kışın mide barsak enfeksiyonları daha çok virus kökenlidir. Yazın ise daha çok bakteryeldir.Bu viruslardan en sık görülenleri rotavirus,adenovirus ve norovirustur.
Rotavirus
Rotavirus dünya yüzünde en sık görülen ishal etkenidir. Dünya yüzünde çocuk ölümlerinin önde gelen etkenlerinden biridir. Rotavirüs çok yaygındır ve çocukların %80 5 yaşına kadar geçirmiş olurlar.Rotavirüsün beş tipi vardır.Kuluçka dönemi iki günün altındadır.Genellikle önce ateş ve kusma sonra da ishal ile kendini gösterir. Özellikle bebeklerde hastalığın seyri daha ağırdır.Diğer virüslere göre daha uzun ve daha ağır seyreder . Rotavirus genellikle yiyeceklerle değil,insandan insana ya da enfekte yüzeylerde canlı kalarak insanlara bulaşır.Özellikle yuvalarda alt değiştirme bulaşma riskini çok arttırır.
Hijyen, el yıkama ve izolasyon bulaşmayı engellemede etkilidir. Hasta çocukların okula ya da yuvaya gitmemesi gerekir. İshal bittikten sonra 3 gün daha dışkı yoluyla bulaşma olabileceği ve rotavirüse bağlı şikayetler başlamadan bulaştırıcılığın başladığı unutulmamalıdır. rotavirus salgınları olduğunda sağlıklı çocuklara probiyotik verilmesinin de hastalığı engelleyebildiği gösterilmiştir.
Dışkı testi ile kesin tanı konur. Hastalığın kendine özgü bir tedavisi yoktur.Antibiyotikler rotavirüs enfeksiyonu tedavisinde gereksizdir hatta ishal ve kusmayı kötüleştirebilirler. Yapılması gereken şey kusmanın yoğun olduğu dönemde mideyi dinlendirdikten sonra ağızdan çok yavaş sıvı vermektir.(5 dakikada bir tatlı kaşığı) Sıvı kaybının çok olduğu dönemlerde verilmesi en uygun sıvı tuzlu şekerli karışımlardır.Bunlar çocuk tarafından alınmadığı taktirde pirinç suyu,meyve çayları,az yoğurtlu ayran verilebilir.Hep su ve tuz alımının dengesine özen göstermek gerekir.
Anne sütü kesinlikle kesilmemelidir.Anne sütünün iyileşmeye büyük katkısı vardır.Artık ishalde sıkı diyetler önerilmemektedir ama yağlı ve şekerli yiyeceklerden bir miktar kaçınmak gerekir.Diyet çocuğun tolere ettiği şekilde geliştirilir. Anne babaların kilo kaybı ve iştahsızlıkla ilgili endişeleri olsa da bu süreçte önemli olan çocuğun yeterince sıvı almasıdır.
Kilo verseler bile hastalık sonrası süratle bu kilolar genellikle geri alınır.Ayrıca yiyecek için zorlamak kusmaya neden olabilir. Probiyotik kullanımının hastalığın süresini birgün kadar kısalttığı ve şiddetini azalttığı gözlendi.Sıvı kaybı olmadan hemen damar yolundan sıvı vermek gereksizdir ancak sıvı kaybı başladığı noktada ağızdan rehidratasyon tekniği (az az sık sık içirmek) etkisiz hale gelirse damar yolundan sıvı verilmesi gerekebilir.
RSV (Respiratuar sinsisyal virus)
Her yaştan insanı etkileyebilir ve büyük çocuklar ve erişkinlerde yalnızca bir miktar burun tıkanıklığı ve boğaz ağrısına neden olur.Küçük çocuklarda ise çok fazla öksürük ve solum sıkıntısına neden olabilir. Çocuklar sesli nefes alabilir ve wheezing ya da hışıltı dediğimiz,üfürüğe benzer bir solunum sesini çıkarabilirler.Yenidoğanlar ve özellikle prematüre bebeklerde RSV çok ağır geçebilir.akciğer enfeksiyonuna neden olabilir ve direnci düşürdüğünden üzerine başka enfeksiyonlar ilave olabilir.Prematüre bebekler ve kalp hastalığı gibi kronik bir hastalığı olan çocuklarda koruyucu bir antikor verilerek RSV den korunma sağlanır.RSV için el yıkama gibi genel korunma yöntemleri dışında bir korunma yoktur.Yine özgül bir tedavisi de yoktur.Semptomlar tedavi edilir ya da ikincil bir enfeksiyon ilave edildiyse o tedavi edilir.Yanlız RSV uzun süre öksürük ve burun akıntısına neden olabileceği için doğru teşhis edilmesi yanlış tanı ve tedavileri önleyebilir.
RSV ve İnfluenza dışında pek çok virüs üst solunum yolu enfeksiyouna sebep olabilir. Bunlardan bir türü influenza familyasına yakın parainfluenza virüsleridir. Erişkinlerde ve büyük çocuklarda genellikle aksırık tıksırık ile atlatılırken küçük çocuklar ve bebeklerde ciddi enfeksiyonlara neden olabilirler. Krup dediğimiz tabloyu en çok meydana getien de yine bu virülerdir.
Streptokok Farenjiti (Beta-strep)
Streptokok farenjiti okul çocukların hastalığıdır en sık 5-12 yaş arasında görülse de nadiren küçük çocuklar ya da bebeklerde de görülebilir. Streptokok farenjiti genellikle çok ateş halsizlik ve boğaz ağrısı ile seyreder. Kuluçka dönemi iki ila beş gündür
Kuluçka döneminde olan çocuklar da hastalığı bulaştırabilirler.
Öksürük gibi semptomlar ise bu hastalıkta sık görülmez. Boğaz enfeksiyonu yapan virusler de vardır. Boğazın muayenesindeki belirtiler,klinik tablo ve boğaz testleri viral enfeksiyonları bakteri enfeksiyonlarından ayırmada önemlidir.
Eğer streptokok farenjiti (beta) teşhis edildiyse antibiyotikle tedavi edilmesi gerekir. Tedavi hem semptomların daha kısa sürmesini sağlar hem de streptokoka bağlı akut eklem romatizması riskini önler. Antibiyotik tedavisi ile bulaştırıcılık da önlenir. Virüse bağlı boğaz enfeksiyonlarında antibiyotik kullanmaya gerek yoktur.
Gastroenteritler( Mide Barsak Enfeksiyonları)
Kışın mide barsak enfeksiyonları daha çok virus kökenlidir. Yazın ise daha çok bakteryeldir.Bu viruslardan en sık görülenleri rotavirus,adenovirus ve norovirustur.
Rotavirus
Rotavirus dünya yüzünde en sık görülen ishal etkenidir. Dünya yüzünde çocuk ölümlerinin önde gelen etkenlerinden biridir. Rotavirüs çok yaygındır ve çocukların %80 5 yaşına kadar geçirmiş olurlar.Rotavirüsün beş tipi vardır.Kuluçka dönemi iki günün altındadır.Genellikle önce ateş ve kusma sonra da ishal ile kendini gösterir. Özellikle bebeklerde hastalığın seyri daha ağırdır.Diğer virüslere göre daha uzun ve daha ağır seyreder . Rotavirus genellikle yiyeceklerle değil,insandan insana ya da enfekte yüzeylerde canlı kalarak insanlara bulaşır.Özellikle yuvalarda alt değiştirme bulaşma riskini çok arttırır.
Hijyen, el yıkama ve izolasyon bulaşmayı engellemede etkilidir. Hasta çocukların okula ya da yuvaya gitmemesi gerekir. İshal bittikten sonra 3 gün daha dışkı yoluyla bulaşma olabileceği ve rotavirüse bağlı şikayetler başlamadan bulaştırıcılığın başladığı unutulmamalıdır. rotavirus salgınları olduğunda sağlıklı çocuklara probiyotik verilmesinin de hastalığı engelleyebildiği gösterilmiştir.
Dışkı testi ile kesin tanı konur. Hastalığın kendine özgü bir tedavisi yoktur.Antibiyotikler rotavirüs enfeksiyonu tedavisinde gereksizdir hatta ishal ve kusmayı kötüleştirebilirler. Yapılması gereken şey kusmanın yoğun olduğu dönemde mideyi dinlendirdikten sonra ağızdan çok yavaş sıvı vermektir.(5 dakikada bir tatlı kaşığı) Sıvı kaybının çok olduğu dönemlerde verilmesi en uygun sıvı tuzlu şekerli karışımlardır.Bunlar çocuk tarafından alınmadığı taktirde pirinç suyu,meyve çayları,az yoğurtlu ayran verilebilir.Hep su ve tuz alımının dengesine özen göstermek gerekir.
Anne sütü kesinlikle kesilmemelidir.Anne sütünün iyileşmeye büyük katkısı vardır.Artık ishalde sıkı diyetler önerilmemektedir ama yağlı ve şekerli yiyeceklerden bir miktar kaçınmak gerekir.Diyet çocuğun tolere ettiği şekilde geliştirilir. Anne babaların kilo kaybı ve iştahsızlıkla ilgili endişeleri olsa da bu süreçte önemli olan çocuğun yeterince sıvı almasıdır.
Kilo verseler bile hastalık sonrası süratle bu kilolar genellikle geri alınır.Ayrıca yiyecek için zorlamak kusmaya neden olabilir. Probiyotik kullanımının hastalığın süresini birgün kadar kısalttığı ve şiddetini azalttığı gözlendi.Sıvı kaybı olmadan hemen damar yolundan sıvı vermek gereksizdir ancak sıvı kaybı başladığı noktada ağızdan rehidratasyon tekniği (az az sık sık içirmek) etkisiz hale gelirse damar yolundan sıvı verilmesi gerekebilir.
Rotavirus bunca yaygın bir hastalık nedeni olduğu için uzun yıllardır aşı gelıştirilmeye çalışılıyor. 1999 yılında geliştirilen aşı barsak düğümlenmesi vakaları nedeniyle piyasadan kalktıktan sonra tekrar aşı gelişmesi uzun sürdü iki yıl önce yeni aşıların lisanslanması tamamlandı.Bu aşılar oldukça güvenli. Türüne göre iki ya da üç doz uygulanıyor.2 ayla 6 ay arasında uygulanması gerekiyor. Aşılı çocuklarda klinikte rastladığız rotavirüs hastalıkları oldukça hafif geçiyor ya da hiç rastlanmıyor.İki yıldır Amerika’da rutin aşı takvimine girmiş durumda, dünyanın pek çok ülkesinde de rutin kullanılıyor. Rota aşısını rutin uygulamakta fayda olduğunu düşünüyoruz.
Norovirus
Yine rotavirus gibi sık rastlanan bir mide barsak enfeksiyou virüsü, Rotaviruse yakın sıklıkta olduğunu söyleyenler mevcut. Çok bilinen bir virus değil ve rotavirus gibi çabuk tanı yöntemleri yaygın olmadığı için genellikle pek çok vakada isimlendirilemiyor. Norovirus Aksaray’da geçen yıl yaşanan salgından sonra Türkiye’de adını duyurdu.Norovirus yiyecekle,içme suyuyla (bu sebeple de salgınlara neden olabiliyor.)ve ya insandan insana damlacık yoluyla bulaşabiliyor. Enfekte yüzeylerin üzerinde birkaç saat canlılığını sürdürüyor.Genellikle kışın görülüyor.Ancak yiyecek zehirlenmesi etkenioarak yazında sıkça rastlanabiliyor.Kuluçkası 36 -48 saat arası, bazen 12 saate kadar düşebiliyor.hızla başlıyor ve hızla da geçiyor.genellikle kusma ve kramplı karın ağrısı yoğunlukla görülüyor, sonra da ishale neden olabiliyor.Ateş de görülebiliyor.
Norovirüsün kendine özgü bir aşısı ya da tedavisi bulunuyor. El yıkama ve yiyecek hijyenine dikkat etmek kadar etrafın dezenfeksiyonu da önemli (banyoda bulaşa yüzeyler gibi) tedavide probiyotikler ve sıvı tedavisi kullanılıyor. Antibiyotiklerin kesinlikle yeri yok.Rotavirüsten kısa seyrettiği için genellikle ciddi bir sıvı kaybına neden olmadan atlatılabiliyor ancak küçük bebeklerde sıvı kaybına çok dikkat etmek gerekiyor.
Adenovirus
Genellikle kış sonu,ilkbahar ve yazın görülmesine rağmen bütün yıl görülebiliyor. İshal ve kusmanın yanı sıra göz enfeksiyonu,öksürük burun akıntısı yapabiliyorlar. Yüksak ateş sıkça görülüyor. Adenovirüs dışkıda hızlı testle gösterilebiliyor. Kendine özgü bir tedavisi yok ancak doğru tanımlandığında gereksiz antibiyotik tedavisi önlenebiliyor. Tedavi yine sıvı replasmanı, probiyotiklerden oluşur.
Norovirus
Yine rotavirus gibi sık rastlanan bir mide barsak enfeksiyou virüsü, Rotaviruse yakın sıklıkta olduğunu söyleyenler mevcut. Çok bilinen bir virus değil ve rotavirus gibi çabuk tanı yöntemleri yaygın olmadığı için genellikle pek çok vakada isimlendirilemiyor. Norovirus Aksaray’da geçen yıl yaşanan salgından sonra Türkiye’de adını duyurdu.Norovirus yiyecekle,içme suyuyla (bu sebeple de salgınlara neden olabiliyor.)ve ya insandan insana damlacık yoluyla bulaşabiliyor. Enfekte yüzeylerin üzerinde birkaç saat canlılığını sürdürüyor.Genellikle kışın görülüyor.Ancak yiyecek zehirlenmesi etkenioarak yazında sıkça rastlanabiliyor.Kuluçkası 36 -48 saat arası, bazen 12 saate kadar düşebiliyor.hızla başlıyor ve hızla da geçiyor.genellikle kusma ve kramplı karın ağrısı yoğunlukla görülüyor, sonra da ishale neden olabiliyor.Ateş de görülebiliyor.
Norovirüsün kendine özgü bir aşısı ya da tedavisi bulunuyor. El yıkama ve yiyecek hijyenine dikkat etmek kadar etrafın dezenfeksiyonu da önemli (banyoda bulaşa yüzeyler gibi) tedavide probiyotikler ve sıvı tedavisi kullanılıyor. Antibiyotiklerin kesinlikle yeri yok.Rotavirüsten kısa seyrettiği için genellikle ciddi bir sıvı kaybına neden olmadan atlatılabiliyor ancak küçük bebeklerde sıvı kaybına çok dikkat etmek gerekiyor.
Adenovirus
Genellikle kış sonu,ilkbahar ve yazın görülmesine rağmen bütün yıl görülebiliyor. İshal ve kusmanın yanı sıra göz enfeksiyonu,öksürük burun akıntısı yapabiliyorlar. Yüksak ateş sıkça görülüyor. Adenovirüs dışkıda hızlı testle gösterilebiliyor. Kendine özgü bir tedavisi yok ancak doğru tanımlandığında gereksiz antibiyotik tedavisi önlenebiliyor. Tedavi yine sıvı replasmanı, probiyotiklerden oluşur.
Boğaz enfeksiyonu
Halk arasında ‘beta mikrobu’ olarak bilinen beta streptokokun yol açtığı bademcik enfeksiyonu okul çağı çocuklarında çok sık görülen hastalık. Bademcikleri şişen çocuk, yutkunmakta, bazen uyurken nefes almakta zorluk çeker. Boğaz enfeksiyonu geçiren çocuklarda, enfeksiyonunun nedeninin beta streptokok olup olmadığı laboratuvar testleri ile araştırılmalıdır. Eğer beta mikrobu belirlenirse mutlaka antibiyotik tedavisine başlanmalı ve bu tedavi 10 gün sürdürülmelidir. Basit üst solunum yolu enfeksiyonlarında gereksiz yere antibiyotik kullanarak, bakterilerin antibiyotiklere karşı direnç kazanmasına zemin hazırlamamak gerekir. Ancak beta mikrobunun yol açtığı enfeksiyonun tedavisi özellikle önemlidir. Çünkü tedavi edilmediği taktirde, beta streptokokun neden olduğu enfeksiyona bağlı olarak çocukta hayatı tehdit eden kalp, böbrek ve eklem rahatsızlıkları oluşabilir.
Zatürre
Daha çok kış mevsiminde görülen zatürre, akciğerin bir veya birkaç lobunun iltihaplanması şeklinde ortaya çıkan ateşli bir hastalıktır. Bu hastalıkta akciğerlerde bulunan hava kesecikleri iltihabi bir sıvıyla dolar. Akciğerlerin görevi olan oksijen alış veriş fonksiyonu bozulur ve bu nedenle kanda oksijen düzeyi azalır. Çeşitli bakteri ve virüslerin neden olduğu zatürre, özellikle risk grubu hastalarda ölümle sonuçlanabilecek ciddi bir akciğer hastalığıdır. Küçük çocuklarda, ileri yaştakilerde ve hali hazırda kronik bir hastalığı bulunan kişilerde daha ağır seyreder ve ölümle sonuçlanabilir. 39 dereceyi geçen ateş, öksürük, çoğu zaman pas renginde olan koyu kıvamlı balgam en önemli belirtileridir. Sıklıkla burun, boğaz enfeksiyonu sonrasında başlar.
Bronşiolit ve bronşit
Bronşiolit, çocuklarda erken yaş grubunda (özellikle 3 yaş altında) bronşioller adı verilen küçük bronşların iltihabıdır. Bronşit ise, daha büyük çocuklarda ve yetişkinlerde görülür. Bronşit, büyük bronşların, yani soluk borusundan dallanarak akciğerlere yayılan hava borularını örten mukoza dokusunun akut ya da kronik iltihabıdır. Bronşit, üst solunum yollarında grip enfeksiyonu sırasında çok sık gelişen bir komplikasyondur. Boğmaca ve kızamık sırasında da soluk borusu ve bronş enfeksiyonlarına sık rastlanır. Özellikle çocuklarda, gençlerde görülen akut bronşitlerde, başlıca etken bakterilerden çok virüslerdir. Ama bakteriler de akut bronşit etkeni olabilir. Belirtileri inatçı kuru öksürük, balgam, ateş ve göğüste ağrıdır.
Orta kulak iltihabı
Soğuk algınlığından sonra orta kulak iltihabı çocuklarda en sık görülen hastalıktır. Östaki borusunun bebeklerde ve çocuklarda erişkinlere oranla daha kısa ve yatay olmasından dolayı bakteriler burun ve boğazdan orta kulağa daha çabuk geçebilirler. Soğuk algınlığı, sinüzitlerde ya da boğaz enfeksiyonlarında östaki borusu kapanır ve bakterilerle bulaşmış olan sıvı orta kulak içinde kalır. Böylece mikropların daha çabuk üreyebileceği bir ortam oluşur. Akut Otitis Media adı da verilen bu hastalığın belirtileri kulak ağrısı ateş ve işitme kaybı ve özellikle bebeklerde beslenme güçlüğüdür.
Damlacık yoluyla bulaşan bu hastalıkta, 1 yaşın altındaki ve özellikle aşıları yapılmamış çocuklar risk altındadır. Önce kuru öksürük ve hafif ateş görülür. 1-2 hafta içinde öksürük, nöbetler halinde gelmeye başlar. Öksürme sırasında çocuk kızarır, morarır ve hatta terler.
Kış Hastalıklarından Korunma
Kış hastalıklarının çocukluğun önüne geçilemez bir parçası olduğunu kabul etmek gerekiyor Her ne kadar aşılama ve hijyen gibi teknikler bazı hastalıları engellese de kışın çocukların hasta olmaları da normaldir.
Beslenmeye dikkat etmek. Dengeli beslenip,mümkünse besinlerin içinde değilse de dışarıdan vitamin ve balık yağı gibi takviyelerin alınması . Stresin mümkün olduğunca azaltılması (evet çocuklarda da stres bağışıklığı azaltabiliyor.) Yuva ya da okulların ateşli ya da ishal kusmalı çocuların okula gelmesiyle ilgili sıkı kurallarının olması önemli.
Hasta çocuklar bulaştırıcı dönemlerinde okula gittiklerinde hastalık kısır döngüsü devam ediyor.tabii anne babaların buna batan hazırlıklı olmaları ve çocukların hasta iken okula gidemeyebileceklerini kabul ederek ona göre bir hazırlık içinde olmaları şart.Çalışıyorlarsa gereğinde çocuğa bakabilecek birinin ayarlanması ,bunun önceden konuşulması son dakika stresini engelleyebiliyor.
Okuldaki ve evde hijyen ve sık el yıkama özellikle mide barsak enfeksiyonları olmak üzere genelde enfeksiyonların engellenmesinde işe yarıyor.Yine probiyotiklerin düzenli kullanımının yalnız mide barsak enfeksiyonu değil üst solunum yolu enfeksiyonlarının engellenmesinde de etkili olabileceğine dair yayınlar mevcuttur.Antibiyotiklerin akılcı kullanımı da direnç gelişmesini engelleyecektir.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Fikrinizi paylaşın