Geçenlerde izlediğim bir filmde, kız pek de davranışlarından hoşlanmadığı babasına 'insanlar değişebilir' diyordu. Babası da kederli; 'evet, hıyarsa cacık olur ama muhallebi olamaz' diye cevap veriyordu kızına. İsterse de olamaz. Değişim bir yere kadar sonuçta özün aynı kalıyor. Ama ben değiştim. Sen doğunca bambaşka biri oldum, hep söylediğim gibi, beni aldın ismi 'anne' olan ama aslı bambaşka bir şey olan -belki bir İsviçre çakısı- bir şeye dönüştürdün. Farkında olmadığım milyonlarca şeyi fark ettirdin. Önemsediğim milyonlarca şeyin beş kuruş bile değeri olmadığını öğrettin. Sen büyürken ben değiştim. İçimde var olduğunu bile bilmediğim bir tohumdan bir ağaç yaptın. Sen başardın bunu. Minicik ellerinle, mis kokunla, meraklı gözlerinle, bitmek bilmeyen sorularınla ve o ucu bucağı görünmeyen, bir aklın alabilmesinin mümkün olmadığı deli sevginle.
Şimdi sana şaşırmama şaşırıyorsun. Büyümene, değişmene, koca bir insan haline gelmene şaşırmama. Çünkü insan bu, doğarsa büyür. Oysa ben senin bir hayal olarak içimde filizlenmeni biliyorum. Elimdeki kitabı kenara koyup bir Ada hayal etmemi. Kumral Ada'mı Mabel kadar sevmeyi hayal etmemi. "Tüm dünya ona karşı olsa bile onun Mabeli olabilecek kadar" bir şeyi sevmeyi hayal etmemi biliyorum. Bundan yıllar sonra babanla birlikte kocaman olmuş göbeğime bakarken içindeki insanın nasıl biri olacağını hayal etmemizi biliyorum. Gözleri nasıl olacak, sesi nasıl olacak, ilk ne diyecek, kime benzeyecek... Bunları bilince karşında duran o uzun kirpikli, meraklı gözlere bakıp şaşırmamak elde değil. Ama sen bilmiyorsun daha. O yüzden şaşırmama şaşırıyorsun. 'Vay be on yaş ha!' dedikçe 'evet, çünkü geçen sene dokuzdu anne!' diyorsun. Hatırlamıyorsun ki ben dokuza da bu kadar şaşırmıştım. Çünkü insan hayalini elleriyle tutmaya kaç yıl geçerse geçsin alışamıyor.
Oğlum.
Canım.
Kalbim.
Ellerin benim kadar büyüdü artık. El ele tutuştuğumuzda avucumun içinde kaybolup giden o minik beyaz eller değil tuttuklarım. Boyun neredeyse boyuma yaklaştı. 'Seneye benden küçülen ayakkabıları giyersin artık' diye alay edebilecek kadar büyüdü ayakların. Büyüdün. Büyüyorsun. Giderek yetişkin oluyorsun. Hem korkuyla, hem sevgiyle, hem şaşkınlıkla izliyoruz seni. Sana vermek için çabaladığımız güzel yarınların seni hiç yıpratmaması tek dileğimiz. Her zaman mutlu olmayacaksın biliyoruz çünkü yaşam öyle bir şey değil. Ama umarım hep iyi insanlarla karşılaşırsın. Bizim sevgiden içimizi taşıran varlığına özenle yaklaşırlar. Hep anlattıklarımızı hatırlarsın; kırılsan da, üzülsen de, kızsan da, her şeyin bittiğini hissetsen de hepsinin geçici olduğunu unutmazsın. Hayatın bir biçimde devam ettiğini. Kırılanların yeniden yapılabildiğini, dağılanların yeniden toplanabildiğini, düşenlerin yeniden kalkabildiğini asla unutmaz ve hayatın seni yıpratmasına izin vermezsin.
Oğlum.
Canım.
Hayatım.
İyi ki varsın.
Doğduğun gün de söylemiştim, hep de söyleyeceğim; hayatımda verdiğim en doğru kararsın.
Seni seviyorum.
Annen.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Fikrinizi paylaşın