Her "Bebek" doğduğunda bir "Anne" doğar.

Bu Blogda Ara

Beylikdüzü Mekanları

Işığını Takip Edenler

Beylikdüzü Anaokulu

Bumerang - Yazarkafe

Şubat 08, 2011

Vitaminleri Doğru Kullanmak



Annelerin çoğu hem kendisi için hem de bebeği için bolca vitamin kullanıyor. Grip olmak üzereysek, kendimizi halsiz hissediyorsak, bebeğimizin yeterince yemek yemediğini düşünüyorsak hemen vitamine yöneliyoruz...

Ne kadarını bilinçli kullanıyoruz peki?

 
Vitaminler bir çok fizyolojik olayda anahtar rol üstenen moleküllerdir. Vitaminler insan vücudu tarafından sentezlenemedikleri için besinlerden sağlanması gerekmektedir. Sağlıklı bireylerde gıdalara ek olarak vitamin almaya gerek yoktur. Ancak vitamin ihtiyacını artıracak durumlar veya eksikliğinin saptandığı durumlarda vitamin alınması gerekir.

Bilinçsiz vitamin kullanımı pek çok hastalığa neden olabilir. Bilinçsizce tüketilen A vitamini  karaciğer bozukluğuna, fazla C vitamini böbrek taşına ve mide rahatsızlıklarına, D vitamini ise intoksikasyona neden olabilir.


Fazla vitaminin yol açabileceği durumlar;


A vitamini vücutta birikirse karaciğer toksisitesine yol açar. A vitamini toksisitesi onu bağlayan proteinlerin yok olması ve bu yüzden vitaminin hücrelere hücum etmesi ile belirir.  Bu genellikle vitaminlerin takviye olarak kullanıldığı durumlarda ortaya çıkar. Belirtileri; mide bulantısı, kusma, karın ağrısı, ishal ve kilo kaybıdır. Kas ve sinir sistemi de iştahsızlık, sinirlilik, yorgunluk, bitkinlik, baş ağrısı ve kaslarda zayıflık belirtileri göstererek etkilenir.


D vitamini uzun etkilidir ve birikir. Fazlası kandaki kalsiyumun yüksek konsantrasyonda olmasına neden olur. Kalsiyum böbrek taşı oluşturabilir. Kandaki yüksek kalsiyum seviyesi ayrıca kan damarlarının sertleşmesine neden olur ki özellikle bu da kalp ve akciğer arterleri için tehlikelidir. Ölümcül sonuçları olabilir. D vitamini toksisitesinin en önemli belirtileri ise iştahsızlık, baş ağrısı, zayıflık, halsizlik, aşırı susuzluk ve sinirlilik halidir.


E vitamini ile zehirlenme fazla alındığında görülür fakat A ve D vitaminlerinde olduğu kadar kolay olmaz. Belirtileri baş ağrısı, zayıflık, baş dönmesi, halsizlik ve görme bozukluklarıdır.


K vitamini zehirlenmesi sadece K vitamini için suda çözünen kaynakları tüketen insanlarda meydana gelir.


B1'in anormal bir şekilde alımı sinir sistemini etkiler. Güçsüzlük, baş ağrısı, alınganlık ve uyku bozukluğuna yol açar.


B3 sinir sisteminde, kandaki glukoz ve yağda uyuşturucu etkisi yapabilir. Kusma, dilin şişmesi, bayılma gibi belirtiler meydana getirebilir. İlaveten karaciğerin fonksiyonlarını etkileyebilir ve düşük kan basıncına neden olabilir.


B6 vitamininin uzun süreli yüksek dozlarda alımı kimi zaman dönüşümü olmayan sinir hasarlarına sebep olur. ayaklarda uyuşma ile başlar, ellerde his kaybı olabilir, ağız uyuşabilir. Daha başka toksik semptomlar ise yürümede zorluk, bitkinlik ve baş ağrısıdır.




Bağışıklık Sistemini Güçlendirmek İçin;


Beslenme bu açıdan çok önemlidir. Mevsim sebze ve meyvelerini, yeşillikleri, süt, yoğurt, yumurta, balık makul miktarlarda yenmelidir. Soğan ve özellikle de sarımsağın gribe karşı adeta bir kalkan oluşturduğunu söyleyen uzmanlar küçük bir baş soğanı ve sarımsağı sofranızdan eksik etmeyin tavsiyesinde bulunuyorlar. 


Bol sıcak sıvı; ıhlamur, ada çayı, nane, limon büyüklerimizin yaptığı türden havuçlu, patatesli, kerevizli, soğanlı, maydonozlu tavuk sulu çorbalar da çok faydalı...


Düzenli Egzersiz de bağışıklığı güçlendiren etkenlerden biri. Bunu her gün 30-40 dakika tempolu yürüyerek sağlayabilirsiniz. Efor sonrasında terleme ve solunumun biraz hızlanmış olması gerekir ama asla nefes nefese kalınmamalıdır. Egzersiz sırasında vücut ısısının yükselmesi de enfeksiyonlarla savaşta çok önemlidir. Çünkü ateş; bir çok bakteri ve virüsün üremelerini durduran önemli bir etkendir.


D vitamini bağışıklığı kuvvetlendiren en önemli etkenlerdendir. Süt, peynir, yopurt, balık, mantar başlıca D vitamini kaynaklarıdır. Derimizde bulunan D vitamininin öncü maddelerinin aktif hale geçmesi için her gün yarım saat güneş ışığı alması gerekir.


Stresten kaçınmak! Araştırmalar sıkıntı, endişe, korkuları veya ruhsal sıkıntıları olanların enfeksiyonlara daha yatkın olduğunu ve kolay atlatamadıklarını gösteriyor. Huzur, mutluluk ve uyku düzeni bir çok hastalığı atlatmada çok etkilidir.