Her "Bebek" doğduğunda bir "Anne" doğar.

Bu Blogda Ara

Beylikdüzü Mekanları

Işığını Takip Edenler

Beylikdüzü Anaokulu

Bumerang - Yazarkafe

Şubat 16, 2011

23 Ay Nasıl Bir Şey!


Ada 23 aylık...

İnanılır gibi değil!

Şunun şurasında 15-20 gün sonra 2 yaşına girecek. Hemen hemen her gün aynı şey konuşuluyor evde. "Bu zaman nasıl geçti, ne kadar çabuk geçti. Doğumu daha dün gibiydi" Fındık kadar olduğu konsol üzerinde duran resimlerine bakıp bakıp hayret ediyoruz. Sanki o, şimdi evin içinde koşuşturan bu "çocuk" değilmiş gibi. Ne kadar küçük. Ne kadar büyümeyecekmiş gibi duruyor.

Anneliğim 18. aydan sonra başladı diyorum hep. 18. aydan sonra tam bir sabır testine dönüştü. Artarak giden "siz de kim oluyorsunuz, ben kendi kararlarımı kendim verebilirim," ve "sizin yardımınıza ihtiyacım yok ben her şeyi kendim yapabilirim" davranışları zaman zaman çileden çıkartsa da; oğlumuzun büyüdüğünü gösterdiği için bir yanımız da gurur içinde aslında.

Şu da bir gerçek ki, anneliğimin en keyif aldığım zamanları da bu dönemlerde başladı.

Tabii ki onu karnımda hissetmek, ultrasonda gözyaşları ile izlemek, ilk diş, ilk gülüş, ilk adım, ilk "anne", ilk "baba", ilk kelime, ilk cümle... hatta ilk olmasına gerek bile olmayan bir çok an muhteşemdi. Fakat kesinlikle oğlumla sohbet etmek, alışveriş yaparken kendi giyeceklerini seçmesi, yanımda pıtı pıtı yürümesi, bu esnada gördüğü enteresan şeylere uzunca bakıp "bu ne" diye sorması, Pusetinde benimle sohbet ede ede keyifle yatması, karşılıklı oturup dışarıda kahve içmek ve bu sırada onun hiç mızmızlanmadan elindeki kağıda resimler çizmesi, oyuncak almaya gittiğimizde "bunu ister misin" diye sorabilmek, kitap almaya gittiğimizde "hangisi?" diye sorabilmek, mantıklı-mantıksız cümleleri ile kahkahalara boğulabilmek... kesinlikle bunlar çok ama çok güzel.

23 ay nasıl bir şey?

Ada; konuşuyor. Sorduğun her şeye -ya da sormadıklarına- bir cevabı, bir yorumu var. Beğendiklerini veya beğenmediklerini açıkça söylüyor. Ve kesinlikle! kendi kararlarını kendisi vermek istiyor. O dışarı çıkmak istemiyorsa ne kadar hazırlanmış olduğunun, gideceğin yerin ne kadar önemli olduğunun hiç önemi yok! Eğer o evde kalıp oyun oynamak istiyorsa, tek çare evde kalıp oyun oynamak!

Ada konuşuyor; bazen de sallıyor. Kendince bir dil yarattı. Genellikle oyun oynarken kendi kendine sohbet esnasında mağara adamları gibi konuşuyor. Şifreli bir şeyler söylediğinden şüphe etmiyor da değilim aslında (gotiko momombo cicooo diye bağırabiliyor bir anda mesela!)

Her şeyden oyun çıkartıyor. "Çık o odadan" dediğinde odadan çıkıyor ve fakat uçak olarak! Evin içinde kollar iki yana açılmış bir biçimde -uçuyor- Bazen de elinde herhangi bir yuvarlak nesne (Ada'ya göre o bir direksiyon!) araba sürüyor!

Uydurmaya başladı! "Uyka otobüse bindi gitti", "Dede geldi","Enişte uçağa bindi" falan gibi tamamen uydurmasyon hikayeleri var. (yalan demeye dilim varmıyor fakat iş o raddeye ne zaman gelecek korku içinde bekliyorum)

En çok kullandığı cümle "baba gibi". Baba gibi su içiyor, baba gibi koltuğa uzanıyor, baba gibi pantolon giyiyor. Arada sırada gelecekle ilgili planlarını da açıklıyor "baba gibi araba sürecek", "baba gibi inşaat mühendisi olacak"

Dans etmeye, resim çizmeye bayılıyor.

Kendi kendine uyuyor. Kendi kendine yemek yiyor. Hala hiç TV izlemiyor.

İstediği zamanlarda tuvaletini -olması gerektiği yere- yapıyor.

Parka gittiğinde artık salıncakta sallanmak değil ya ortalıkta deli tavuk gibi koşturmak ya tırmanmak ya da kayaktan kaymak istiyor.

Ada; artık büyüyor.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Fikrinizi paylaşın