Elif Şafak'ın "Siyah Süt"ünü okuduğumda 30'lu yaşları daha tanımıyordum, o yüzden çok fantastik gelmişti, bir nevi kişilik bölünmesi yahut şizofreni olabilir gibiydi anlattığı, halbuki 30'lu yaşları ortalayıp, annelik de işin içine girince, her kadının içinde onlarca kadın olduğunu fark ediyormuş insan.
Zaman zaman kendimi annemin cümleleriyle konuşurken buluyorum- ki ben de asla annesine benzemeyecek o milyonlarca genç kızdan biriydim.
"Bağırınca da bağırdı oluyor"
"Hizmetçiniz mi var sizin?"
"Nereye koyduysan ordadır evladım ille ben mi bakayım?"
Düşününce aslında tam olarak bunları hissetmediğim halde, beynimin bir yerlerinden kopup geldiğini fark ediyorum bu sözlerin. Bu sözleri söyleyen kadına, bilinçaltı annesi adını taktım bu yüzden de. Naomi Aldort'un çok ama çok sevdiğim "çocuğunuzla birlikte büyümek" kitabında "otomatik düşünceler" olarak bahsettiği şeyler bunlar. Öğrenilmiş tepkiler yani.
Anne olmadan önce öğrendiğin her şeyi unutmak lazım yazmıştım "yaşasın kötü anneler" yazısında. Unutulması gereken de öncelikle bunlar sanırım. Naomi Aldort bununla ilgili şöyle diyor;
"bazen, her ne kadar sevgi dolu ve sevecen davranmaya niyetlensek de, çocuğa karşı öfke ve hatta hınç hissedebiliriz. Bu duyguları büyük bir şeyin tetiklemesi gerekmez. Hepimizin acı ya da utançla hatırladığı anıları vardır ve bunlar ortada bir neden yokken bile ortaya çıkabilirler.
Belirli bir olayı hatırlamıyor olsak da, o deneyimlerle ilişkilendirdiğimiz duygular zihnimizi doldurabilir.
Öfkeli ve şiddetli tepkiler, diğer acı veren duyguların üzerini kapatır. Kökleri geçmişteki deneyimlerimizde yatan korku ve huzursuzluktan dolayı bu duyguların genellikle farkında olmayız. Eğer çocukken üzülmek, ağlamak, ilgi istemek ve kendinizi ifade edebilmek konusunda kendinizi güvende hissedemediyseniz bu duyguları muhtemelen çok önceden bastırmışsınızdır. Bugün olanlar ise otomatiktir. Acı veren duygular anında geriye itilir ve yerini öfke alır çünkü bu daha kabul edilebilir bir duygudur ve üzüntünüzü, gözyaşınızı göstermeye kıyasla kendinizi daha az savunmasız hissedersiniz.
Ancak öfke ihtiyaç duyduğumuz rahatlamayı sağlayamaz çünkü suçlamaya odaklı bir duygudur. İlgiyi kendimiz dışında bir yere yöneltmek kendimizi savunmasız hissetmemizi önler. Öfkemize neden olan düşünceleri gözden geçirmezsek kendimizi eksik hissederiz ve bu acı içindeki kurban rolüne daha da bağlanırız."
Çocuğunuza neden bu kadar öfke duyuyorsunuz? Çocuğunuz gerçekten kızmanız gereken ne yapıyor? Bununla ilgili tespitleri de şöyle;
"Çocuk öfkenizin nedeni değil tetikleyicisidir. Sizin duygularınızdan o sorumlu değildir. O bir şey yapar, zihninizdeki bilgisayarda bir pencere açılır ve yazılanları yapmanızı emreder. Bu otomatik tepki karşısında seçeneğiniz yoktur, bununla birlikte buna itaat edip etmemek sizin seçiminizdir. İç sesinizi dinleyerek içinizi boşaltabilirsiniz, böylece geçmişten gelen tepkilerden kurtularak çocuğunuza ilgi gösterebilirsiniz. Eğer sessiz konuşma yapmak için kendinize biraz zaman tanıyıp, öfkenizi besleyen düşüncelerin aslında sizi yansıtmadığını ve o anla ilgisi olmadığını fark ederseniz, bunları bir kenara bırakabilir ve tüm ilginizi çocuğunuza yöneltebilirsiniz."
Bunun farkına daha net varabilmek için çevremdeki anneleri bir süre gözlemledim, çocuğu hemen hemen aynı şeyleri yaptığı halde, öfkeden deliye dönen anne neden böyle tepki veriyor, kahkahalarla gülen anne neden böyle tepki veriyor uzun uzun düşündüm, sonra bunları terapi odasına taşıdım, tartıştık, sonra aynı çocukları büyüttüğümüz halde eşimle çocuklarımıza bakarken neden çok farklı çocuklar gördüğümüzü düşündüm, hepsinin cevabı aynı; çocuğun yaptıkları değil, ona yüklediğimiz anlamlar tepkilerimizi belirliyor. Geçmişten gelen tepkiler. Öğrendiğimiz, ya da bir biçimde inandığımız duygular. Bunlardan kurtulmadığımız sürece, içimizdeki o bilinçaltı annesini susturmayı başaramadığımız sürece, çocuklarımızı gerçekten kendimiz yetiştirmiş olacak mıyız bilmiyorum.
Byron Norton der ki; "sizin ebeveynliğiniz sizden sonra gelecek beş nesil üzerinde etkilidir."
Özellikle kızı olan annelerin daha dikkatli davranması gerektiğini düşünüyorum bu yüzden de, kızlarımızın içinde minik bir bilinçaltı annesi yerleştiriyoruz farkında olmadan. Tıpkı annelerimizin yaptığı gibi.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Fikrinizi paylaşın