Her "Bebek" doğduğunda bir "Anne" doğar.

Bu Blogda Ara

Beylikdüzü Mekanları

Işığını Takip Edenler

Beylikdüzü Anaokulu

Bumerang - Yazarkafe

Aralık 06, 2013

"Bütün babalar gider mi anne?"



Ada benim babamı hiç tanımadı. Arada sırada "anne senin baban var mı?" diye sorar, "bütün canlıların bir annesi bir de babası olur, elbette benim de vardı" cevabını alır, nadiren "şimdi nerde?" diye sorar, ben de "bizi bırakıp gitti, nerede olduğunu bilmiyorum" derim. Bu nadir anlarda, cevabın üzerinden bir iki saat geçmişken "benim babam da gider mi?" diye sorar, "hayır, yalnızca sorumsuz babalar gider, senin baban bizi seviyor" cevabını alıp ikna olur.

Salı gecesi kayınpederimi kaybettik. İki ayı geçkin süredir kalbiyle ilgili sorunu vardı. On gün önce anjiyo olmuştu. Cumartesi günü başarılı geçen bir ameliyatla kapakçık değişmişti. İyiye gidiyordu, ancak bir anda, bizi bırakıp gitti. Haberi aldığımda Ada da Deniz de uyuyordu. Bana şoku atlatma, içimden geldiği gibi bağıra bağıra ağlama ve Ada'ya karşı nasıl davranacağımı hesaplama fırsatı kazandırdı bu da... 

İlk şokun ardından gelen "ben bunu Ada'ya nasıl açıklayacağım?" korkusu içimde büyüyüp koca bir duvar haline gelmeden ve Ada başka birinden pek usturuplu olmayan bir biçimde duymadan söylemenin daha mantıklı olacağını biliyordum ama bir konuda ne kadar okursan oku, ne kadar bilirsen bil, ne kadar mantık yürütürsen yürüt, iş kendi çocuğuna geldiğinde aptala dönüyorsun. Sevgili Pınar Mermer bu dönemde çok yardımcı ve destek oldu sağ olsun, şaşkına dönmüş, nasıl davranacağımı bilemez haldeyken. Yolumu bulmamı sağladı.

Şoku biraz atlatınca Ada'yı ve Deniz'i uyandırdım, Ada'yı dedesinin yanına hastaneye gideceğimi, isterse kendisinin Demir ile kalıp oynayabileceğini söyledim (biliyordum ki bu teklife balıklama atlayacaktı, öyle de oldu) Ada'yı arkadaşıma bırakıp çıktım. Sabah kahvaltı ederken dedesinin ne zaman iyileşeceğini sordu, zamanını kolluyor olmama karşın bir anda gelen soru karşısında ne diyeceğimi bilemedim bir süre sonra "bazen insanlar çok yaşlanırlar ve kalpleri çok yorulur, iyileşemezler" diyebildim, Ada "ölürler mi yani" diye sorunca "evet" dedim, ardından "ne olur dedem ölmesin anne" deyince bende ipler koptu, sarılıp "bilmiyorum" diyebildim sadece, düşündüğümden zordu, çok düşkündü çünkü dedesine ve 4.5 yaşında bir çocuğun bunu nasıl karşılayacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ada hazırlanıp okula gitti, ben de akşam üzeri ona bunu anlatabilmek için güç toplamaya çalıştım. Kendim bu fikre alışamamışken haberi ona vermek beni iyice korkutmaya başlamıştı çünkü.

Okuldan dönüşte "Ada sana bir şey söyleyeceğim" dedim, gelip kucağıma oturdu, "sabah bir şeyler konuşmuştuk ya hani, insanların iyileşmeleriyle ilgili" dedim, "evet hatırlıyorum" dedi, "dedenin kalbi çok ama çok yorulmuş, dayanamamış artık, deden öldü" dedim, "öldü mü? dedem yok mu artık?" dedi, ağlamaya başladım devamını getiremeyeceğimi düşündüm ama "evet, artık babaannene gittiğimizde deden orada olmayacak" dedim zorla, "babamın da mı babası yok artık" dedi, buraya bağlanmasını hiç beklemiyordum konunun, "evet, baban bu yüzden çok üzgün, onu ağlarken görebilirsin bir süre, çevremizdeki herkes çok üzgün, bazen böyle ağlayabiliriz" dedim. "tamam anne" dedi, kalktı kucağımdan gidip televizyonu açtı (okul dönüşü en sevdiği program arka bahçede bilim saati, normal bir günde yaptığı gibi, programı açıp izlemeye başladı, hiç yorum yapmadı) Sonraki bir kaç saatte de ara ara benim ağladığımı görmesine rağmen hiç konuşmadı bu konuyla ilgili.

Akşam anneannesi ve dayısı geldiğinde kafamız biraz dağılmışken bir yandan başka şeylerle ilgileniyorken bir kaç sefer "benim dedem öldü" "artık dedem yok" dedi, sadece onaylayabildim, ne söyleyeceğimi bilemeden. Devamını getirmedi ya da başka bir şey söylemedi, ta ki pijamalarını giyip yatıncaya kadar, "anne ben şu anda çok üzgün hissediyorum, bana sarılır mısın?" dedi, sarıldım, biraz ağladı ve uyudu.

Sonra konu kapandı. Bir kaç kez babaannesine gitmeyi teklif ettim, dehşetle reddetti. Onun dışında hiç tepki vermedi, ya da bir şey söylemedi.Dün akşam suratıma yumruk yemişim gibi hissettiren o cümleyi kurana kadar ne hissettiğini hiç anlayamadım;
"anne, bütün babalar gider mi?"
"Hayır, bütün babalar gitmez, bazı sorumsuz babalar gider, bazen de kalbi çok yorulan babalar ölürler, hepsi gitmez" dedim.
"Babam gitmesin anne" dedi,
"Tamam" dedim.
"Ben babamı çok seviyorum anne" dedi.
"O da seni çok seviyor" dedim. "Biliyorum" dedi...
Hepsi bu kadar.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Fikrinizi paylaşın