Hayatımı başkalarına anlatmam gerektiğinde (çünkü yetişkin atölyelerinden önce nedense gerekiyor bu) şöyle söylüyorum; Hayatımı size anlatabilmem için ikiye ayırmam gerekiyor; anne olmadan önce ve anne olduktan sonra." Hayatımı keskin bir bıçak gibi ikiye ayıran bu şey yani annelik beni bambaşka biri yaptı çünkü. Sonradan daha çok seveceğim, daha çok güveneceğim bir kadın yarattı. Başlangıçta ondan nefret etmiştim. Çünkü olmak istediğim şeye hiç benzemiyordu.
30 Yaşında anne oldum. O güne kadar yaptığım her şey kendim içindi. Nereyi sevdiysem orada oldum. Neyi sevdiysem onu yaptım. Topuklu ayakkabılarımla, her şeyden çok ciddiye aldığım işimle "büyüdüğüm zaman olmak istediğim" o kadındım. Tamamdım.
Ya da öyle sanıyordum.
Sonra, 30 yaşından sonra hayatı yeniden ve bambaşka bir gözle görmemi sağlayan bir şey oldu. Sen geldin. Başlangıçta çok korktum. Değişmek beni mutsuz etti. Seni deli gibi seviyorken, kendime rağmen sürdürmeye çalıştığım bu tuhaf şey, yani yeni yaşantım beni çok korkuttu. Tüm o boşluk, yalnızlık, çaresizlik, becerememek, yetememek korkusu başımı döndürdü.
Sonra sen büyürken, bu yeni kadını daha çok sevdiğimi fark ettim.Ağaçların her yıl yeniden yaprak verişine şaşıran küçük oğluna ağaçları ilk kez görüyormuş gibi rol yapan (belki de ilk kez görüyordum gerçekten) bir karıncanın bir simit parçasını azimle taşımaya çalışmasını kocaman açtığı gözleriyle izleyen bu küçük çocuğa aşkla bakan ve sabırla karıncanın bu işi başarmasını bekleyen, yavaşlayan, yavaşlarken yaşamı yeniden keşfeden, çok seven, severken kendini yeniden fark eden bu kadını daha çok sevdiğimi, daha çok güvendiğimi ve bana huzur verdiğini keşfettim. Durursam düşeceğimi zannettiğim tüm o zamanlardan sonra durabilen, dururken bulutları, karıncaları, kuşları, rüzgarı izleyebilen, izlerken bunlardan büyülenen bir kadın haline geldim. Seni büyütürken küçülen dünyamı ne kadar çok sevdiğimi fark ettim.
Oğlum. Seni doğurmaya karar verdiğimde seni büyüteceğimi, sana dünyayı, yaşamı öğreteceğimi düşündüm hep. Bunun telaşına düştüm. Beni affet. Dünyama girdiğin, beni tamamen değiştirdiğin ve telaşlarımı bitirdiğin için teşekkür ederim.
Şimdi anneliğimin sekizinci yılında benden öğrenmek için değil bana öğretmek için geldiğini bilirken, anlarken, hissederken aklımda hala doğduğun anda düşündüğüm o cümle var; Hayatımda verdiğim en doğru kararsın.
Oğlum.
İyi ki varsın.