Geçtiğimiz hafta sonu adı artık YGS olan üniversiteye giriş sınavı yapıldı. Bir aya kalmadan açıklanacak ve aileler başarısız olan çocuklarının canını sıkacak. Önceki hafta sonu da henüz ilkokul üçüncü sınıf öğrencisi olan oğlum Bilsem isminde bir sınava girdi. Astronot olmaktan vazgeçip futbolcu olmaya karar verdiğini daha yeni açıklamışken, öğretmeninin yönlendirmesiyle çocuğumuzu maruz bıraktığımız bu sınavın ne işe yarayacağını ailece bilmiyoruz.
Sınava girdiği okulun bahçesinde Ada'yı beklerken o bahçede bu konuyu ciddiye almayan tek aile olabileceğimizi düşündüm. Ebeveynler sınav ve sonrası hakkında yorumlar yaparken biz elimizdeki, sınavın tabletle yapıldığından habersiz olduğumuz için götürdüğümüz kalem kutusu ile bahçede öylece dikiliyor ve Ada'nın içeride ne kadar sabredebileceği üzerine bahis oynuyorduk.
Bizim ailede başarı mutluluk üzerinden ölçülüyor. Yaptığımız şey bizi mutlu etmezse vazgeçebiliyoruz. Vazgeçebilmek; bir insanın yaşamında sahip olabileceği en büyük özgürlük. Bu nedenle çocuklarımızın da ne yapmak istediğiyle, neyi ,nasıl yaptığından daha çok ilgileniyoruz.
Katıldığım tüm kişisel gelişim programlarında ya da okuduğum tüm eğitim içerikli kitaplarda vazgeçmemek, acı çekmek ve sonunda başarıya(?) erişmek kutsanıyorken biz çocuklarımıza tek bir şeyi öğretmeye çalışıyoruz; sevdiğiniz şeyi yapın. Kendiniz için yapın. Mutsuz ediyorsa bırakın. Sevdiğin şeyi yapmanın insanı mutsuz etmeyeceğini ve sevdiğin şeye çaba harcadığında mutlaka sana karşılığını vereceğini düşünüyoruz çünkü.
Japonların ikigai, Yunanlıların meraki dedikleri bir şey var; yani sabahları uyanmak için bir neden. Bir insanın yaşamında olması gereken tek şey bu.
Biliyorum ki Türkiye'nin en başarılı üç insanını sorsam, en zengin (en fazla parası olan diyelim buna zenginlik de ucu açık bir kelime) ya da en popüler insanları sıralayabilirsiniz hızlıca. Kimsenin aklına WTA Turnuvasını kazanan ilk Türk tenisçi Çağla Büyükakçay gelmeyecektir mesela. Ya da Ayşe Begüm Onbaşı ismini anımsıyor musunuz? Başarı örneği olarak verebilir misiniz? Çocuklarınıza örnek gösterir misiniz?
Başarıyı ne ile ölçüyorsunuz?
Sizce Franz Kafka başarılı bir yazar mı?
Eğer başarı ölçünüz para ise, yaşam hikayesini okuduktan sonra o kadar da başarılı olmadığını düşünebilirsiniz. Hatta bir türlü mesleğine karar veremeyişi daldan dala atlayışı nedeniyle günümüzde yaşasa başarısız, maymun iştahlı biri olarak değerlendirilebilirdi. Yaşadığı yıllarda yazdıkları değer görmemiş -bir başka bakış açısıyla başarıya ulaşamamışken- ölümünden sonra en iyi edebiyatçılar arasında sayılmaya başlamıştır. Yani kendisi bir edebiyatçı olarak hiç para kazanamamıştır. Bu durumda onu başarısız bir yazar olarak görebilir miyiz?
Peki yaşamı boyunca tek bir resmini satabilen Van Gogh başarısız bir ressam olarak nitelendirilebilir mi?
Öyleyse başarıyı ölçen başkalarının yarattıklarınız üzerindeki yargıları ya da ürettiklerinizin satıp satmadığı yani para kazanmış olmanız olamaz değil mi?
Peki ne olabilir?
Ayn Rand Yaşamın Kaynağı kitabında iki mimarı konu eder. Biri para için günün ve durumun şartlarına uyar, ideallerini hatta çoğu zaman onurunu satar, çok para kazanır, istediği her şeyi elde eder, diğeri ideallerinden çektiği tüm sıkıntılara rağmen vazgeçmez ve sevdiği işi, sevdiği şekilde -aç kalmak pahasına- yapar. İşin ilginç tarafı şudur ki; mutsuz olan ilk karakterdir.
Müzisyen olmak isterken sizin baskınızla doktor olacak çocuk başarılı sayılabilir mi?
Çocuğunuzun mutsuz bir doktor olmasını ister misiniz?
Size en sevdiğim başarı hikayesini anlatarak yazımı bitireyim;
Paulo Coelho, yaşadığımız dönemin kitapları en çok satan yazarlarından biri. Yazar olmaya çok küçük yaşlarda karar veriyor. Hatta sadece yazar olmaya değil, dünyanın en çok okunan yazarlarından biri olmaya. Okulda ailesinin ve öğretmenlerinin istediği gibi bir öğrenci olamıyor ve bu yüzden ailesiyle ve öğretmenleriyle epeyce sorun yaşıyor, hatta akıl hastanesine bile kapatılıyor. Yaşamının büyük bir kısmı acı ve sefalet içinde geçiyor ancak o durmaksızın yazıyor. Şarkı sözleri yazarak para kazanıyor. Gazetelerde köşe yazıları yazarak para kazanıyor. Yayınevlerinin kapılarından dönen roman denemeleri oluyor ama yılmıyor ve sonunda Latin Amerika'nın en çok okunan ikinci yazarı oluyor. Şu anda kitapları tüm dünyada en çok okunan kitaplar arasında.
Direnmek; kendi içinizden gelen o aşk içinse, evet anlamlı.
Ama çocuklarınızın içinde başka bir aşk varken, kendi içinizdeki aşk için onları direnmek zorunda bırakmayın. Sizin içinizdeki aşk onu başarılı biri yapamaz. Ancak mutsuz biri yapar.