Kadın cinayetleriyle ilgili haberlerin katil hakkındaki bölümlerinde başlıklar hep aynı: ""Uzun zamandır tehdit ediyordu." "Uzaklaştırma kararı vardı." "Daha önce de denemişti." Belli ki bu kadınlar, haklarında ölüm kararının verildiğinden haberdar şekilde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar bir süre boyunca. Kalemin kırıldığını, hükmün verildiğini biliyorlar.
Dostoyevski'nin en ünlü romanlarından biri olan "Budala"da "ölüm kararından haberdar olmuş bir şekilde yaşamaya çalışma" hakkında; "Ruhun bedeninden ayrılacağını ve artık bir daha insan olarak yaşayamayacağını ve bundan artık mutlak emin olduğunu bilmek bir insan için acıların en kuvvetlisidir." diyor; "Bir eri savaş yerinde topun karşısında dikin ve onun üzerine ateş edin o hala ümidini kaybetmez ama o ere ölüm kararını okursanız herhalde ya aklını oynatır, ya da ağlar. Böyle bir şeye insan tabiatının aklını oynatmadan katlanabileceğini kim söylemiş?"
Bu halde o haberleri okurken kendi bilinç durumumuzla yaptığımız tüm yorumlar anlamsızlaşıyor. Çoğu zaman bu tür haberlerin altında "şöyle yapsaymış" "buraya başvursaymış" gibi öleni suçlayıp öldüreni kayıran yorumlara rastlıyoruz. Zannediyoruz ki ölüm kapısını çalana kadar normal bir yaşam sürdü, normal bir zihinle yaşadı...
Hatta "yeni bir haber" olmamak için yardım isteyen bir kadına kendi aklı selim halimizle yardımcı olmak yerine onu bu ruh haliyle çözmesi çok zor olan bu durumun içinde -üstelik de iyice bir eleştirmiş ya da daha da korkutmuş olarak- bırakıyoruz. Oysa "Havlayan köpek ısırmaz." diyerek sakinleştirebileceğimiz bir insandan bahsetmiyoruz, öncelikli olarak anlamamız gereken bu. "Acıların en kuvvetlisi"ni yaşayan bir insandan bahsediyoruz. Dolayısıyla belki bir zamanlar böylesi bir insanı sevmiş olduğu, ona güvenmiş olduğu için kendini zaten suçlamakta olan birine sorular sormanın, belki de yaşamının en büyük hayal kırıklığını yaşamakta olan birine acı hikayeler anlatmanın, en gizli yanlarını bilecek kadar iyi tanıdığı insanın -ne yazık ki- daha da gizli bir yüzü ile karşılaşmış birini avutmaya, karşısındaki aklamaya çalışmanın anlamsızlığını anlayabilir, kalıplaşmış düşüncelerimizden kurtulabilirsek belki birbirimize daha iyi yardım edebiliriz.
Çıkış yolunu kendisi bulamadığından yardım isteyen bir insana sorular sormak yerine onun aklındaki sorulara cevap olmaya çalışmak belki de hepimizin çıkış yolunu bulmamızın tek yoludur.
Bu Blogda Ara
Bu Blogda Okuyabilirsiniz:
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Fikrinizi paylaşın