Sevgili Baba Adayı;
Hamilelik zor bir süreç ve muhtemelen siz, henüz karnı çıkmamış, hamile olduğu belli olmayan eşinizin, sizin gibi haberi alıp, çok ama çok sevinip hayatına devam ettiğini düşünüyorsunuz!
Aslında tam olarak öyle olmuyor. Peki ne oluyor?
Muhtemelen bu haberi almadan önce; eşinizin ne kadar değiştiğini ve alıngan olduğunu fark etmiştiniz ve çok büyük bir ihtimalle son bir-iki haftayı birbirinize bozuk geçirdiniz! Eşiniz de o esnada aynı sizin gibi bir mucizenin geliştiğini henüz bilmiyordu fakat vücudu biliyordu!
Bebeğiniz annesinin rahmine düştüğü anda annesine bir şeyler hissettirmeye başlar. Bir an melek gibi görünen eşinizin bir anda çıldırmış gibi her şeye sinirlenmesi ve durup duruken ağlaması sadece minik bebeğinizin "ben buradayım" demesinden kaynaklanıyor.
Hamilelik sürecinde eşiniz değişecek. Onu bir an çok mutlu, bir an dünyası kararmış gibi ağlarken görebileceksiniz. Hazır olun ve unutmayın; bunları yapan eşiniz değil! Hormonlar. Ve bu şımarıklık değil tıbbi bir gerçek!
Eşinizin boğuşmak zorunda kaldığı hormonlar;
Human chorionic gonadotrophin (HCG) hormonu: Bu hormon, hamileliğin ilk dönemlerinde hayati önem taşır. Yeni döllenmiş yumurtayı çevreleyen ve daha sonra plasentaya dönüşecek olan hücreler tarafından salgılanırlar. İlk 3 aydan sonra HCG hormonu salgılanması azalmasıyla mide bulantıları da azalır. Bu yüzden hamilelik bulantılarının yüzde 90'ının HCG'den kaynaklandığı fikri kabul görür. Diğer hormonların da bulantı etkisi olabilir, bu yüzden kimi anne adayları 9 ay boyunca bulantı çekerler.
Östrojen hormonu: Östrojen, vücudunuzu bebek taşımak ve emzirmek için gerekli olgunluğa getirir. Yeterli östrojen salgılanmadığı durumlarda hamileliğiniz sona erer. Çok canlı ve neşeli hissedebilirsiniz (Her açıdan!) Ancak aynı zamanda bel ağrısı da duyabilirsiniz. Bu durum, libido yüksekliğini az da olsa gölgeleyebilir. İlk 3 ay boyunca östrojen salgısının büyük kısmını corpus luteum gerçekleştirir. Bundan sonraki dönemde ise plasenta, östrojen salgılar. İlk 3 ay boyunca östrojen salgısı, yumurtlamadan regl dönemine kadar olandan biraz daha fazladır. Ancak 3 aydan sonra östrojen, çok fazla salgılanmaya başlar. Normal değerin 30-50 katına kadar yükselir. Rahimdeki kaslar ile göğüslerdeki süt kanallarının büyümesine ve rahme yeterli kan gitmesine yardımcı olur. Bunun yanında eklemlerinizi de yumuşatır, özellikle de pelvisi doğuma hazırlamak için daha gevşek hale getirir. Hatta hamileliğin son günlerindeki yüksek östrojen ve buna eklenen progesteron seviyesindeki düşüşün, doğumu başlattığı düşünülür. Östrojen, cilde rengini veren pigment maddesinin de artmasına yol açar. Bu yüzden hamilelikte göğüs uçlarınızın rengi koyulaşır ve yüzünüz çillenir. Östrojenin etkisi ile cinsel açıdan da daha aktif olmayı arzulayabilirsiniz.
Relaxin hormonu:Aslında bu hormon, bütün vücuttaki eklem sıkıntılarının sorumlusu olarak görülür ve haksız yere suçlanır. Çünkü eklemlerdeki gevşemeyi yaratan asıl hormon kesinlikle östrojendir. Relaxin ise serviks etrafında salgılanır ve etkisi sadece o bölgede hissedilir, özellikle de hamileliğin ilk dönemlerinde daha çok salgılanır.Hamileliğin başlangıcında relaxin, yeni kan damarlarının oluşumuna yardımcı olur. Böylece yeni döllenen yumurta için en uygun ortamın oluşmasını sağlar. Hamilelik geliştikçe serviksin (dölyatağı boynu) ön tarafında bulunan ve normalde sabit olan symphysis pubis (Kalça kemiklerinin önde çatı kemiği bölgesinde birleştiği çatı eklemi) adlı eklemin gevşemesini sağlar. Bu sayede bebeğiniz pelvisten daha kolay çıkarak dünyaya gelir. Symphysis pubis ekleminiz gevşedikçe, pubik (Karnın ön bölümünde, kalça kemiğinin alt kenarı ile dış cinsel organların üst kenarı arasında kalan kıllarla kaplı bölge) kemiğinizde keskin sancılar duyabilirsiniz. Eğer ağrılara dayanamıyorsanız mutlaka doktorunuzla görüşmelisiniz.
Progesteron hormonu: Yumurtlamadan hemen sonra progesteron seviyesi çok yükselir. Asıl görevi, döllenen yumurtayı barındıracak olan rahim içi dokusunun yerinde durmasını sağlamaktır. Aynı zamanda hamileliğinizin son ana kadar devam etmesini sağlayan hormondur. İlk 12 hafta boyunca corpus luteum, daha sonra plasenta tarafından salgılanır. Vücudunuzdaki kasları rahatlatır, özellikle de rahim kaslarınızın gereksiz yere kasılarak hamileliği vaktinden önce sonlandırmasını engeller. Sindirim sistemindeki kasların da yavaşlaması ile kabızlık ortaya çıkabilir. Aynı zamanda böbreklerinizin de büyümesine yol açtığı için, özellikle geceleri daha fazla idrara çıkma ihtiyacı hissedebilirsiniz. Dolaşımınız da yavaşladığından bacaklarınızda ve hatta vajinanızda varisler oluşabilir. Aynı zamanda tansiyonunuz düştüğü için, uzanmak ihtiyacı hissedebilirsiniz. Özellikle ayak bilekleriniz akşam saatlerinde çok şişer ve geceleri uykunuz, tuvalet ihtiyacı yüzünden sık sık bölünür.
Bu dönemde eşinize nasıl yardım edebilirsiniz?
Bu sizin için incitici görünse bile; kokular bir çok hamile için katlanılamaz olabilir; bu sebeple -özellikle sigara kullanıyor iseniz- eve gelir gelmez duş almanızda fayda var!
Muhtemelen eşiniz yemek kokularına karşı da hassastır. Bu dönemde kraliyetinizde alışkanlık haline gelmiş olan padişah sofralarına bir süre veda etmeniz ve bunu sorun etmemeniz eşinizin ve bebeğinizin ruh sağlığı için en iyisi. Bir süre (yaklaşık 3 ay) salataya talim edebilirsiniz. Korkmayın! Ölmezsiniz! Bu süre içinde gülümseyin ve eşinize bunun sorun olmadığını hissettirin.
Uykusuzluk yaşayan eşinizin stresli ve mutsuz görünmesi çok normal! Çıkabilecek problemleri -çok zor ama- kişisel olarak algılamamak, hamilelik sürecinin getirdiği bir durum olarak görmek (Esasen eşinizin kilo alması kadar normal bir durum) ve büyütmemek, tartışmamak, alttan almak bu dönemde eşinizin stresini azaltabilir. Bu da bebeğinizin stresini azaltır. Uzmanlara göre bebek anne karnında annesinin duygularını hissedebiliyor ve doğumdan sonraki ruh haline yansıyabiliyor bu durum! Mutlu anne, mutlu bir bebek demek anlayacağınız! Sabahlara kadar ağlayan bir bebeği pışpışlamak istemiyorsanız, bir süreliğine eşinizi pışpışlayın!
Hareket etmekte zorlanan eşinizden eskisi kadar titiz ve düzenli olmasını beklemeyin. Ütüsüz gömlek giymek ya da o gömleği kendiniz ütülemek; eşinizin ve bebeğin hissedeceği stres hormonlarının sonuçları kadar kötü olamaz.
Eğer eşiniz çalışmıyor ise gün içinde sık sık uyuyakalacaktır. Çalışıyor ise; sık sık ağlayarak sizi arayacaktır. Destek olmaya çalışın.
Bu dönemde yapacağınız incelikler; sonrasında mutlu bir lohusa ve mutlu bir bebek getirecektir; eşinize hiç almadıysanız bile bu dönemde çiçek alın, adetiniz olmasa bile bu dönemde sevgi sözcüklerini sık sık kullanın. İyi bir baba olacağınızdan; minik bebeğinizi onun istediği kadar istediğinizden emin olmasını sağlayın.
Eşiniz için -dünyadaki tek hamile ve bunları tek yaşayan kadın- kendisi, bunun aksini şimdilik dile getirmeyin!
Bebeğiniz için bir şeyler alın. Bebeği gerçekten isteyip istemediğiniz konusunda her davranışınız test edilmekte bunu unutmayın. Hevesli görünmeye çalışın. Evet henüz baba olmadınız. Bir şey hissetmiyorsunuz. Ama eşiniz bunu bilmek zorunda değil.
Vücudundaki ve ruhundaki değişikliklerle ilgili espri yapmayı aklınızdan bile geçirmeyin. Belki normalde kompleksleri olmayan bir kadınla evlisiniz fakat unutmayın; o hamile!
Bebek bakımı ve doğumla ilgili bir şeyler okuyun. Okumuyorsanız da okuyormuş gibi yapın! Eşiniz durumu ciddiye aldığınızı düşünmeye ihtiyaç duyuyor!
Sürekli ne kadar kilo aldığından, giydiklerinin artık hiç yakışmadığından şikayet edebilir; siz sadece gülümseyip hamileliğin ona ne kadar yakıştığını söyleyin!
Evinizde, arkadaş ortamınızda tek konuşulan konu bebeğiniz olacaktır buna sabırlı davranın! Eşiniz ondan bahsetmeyi çok seviyor, katılmayı deneyin. Eşinizle birlikte -size saçma gelse de- doğacak bebeğinizin üzerine tahminler yapıp hayal kurun!
Uzun bir yolculuk esnasında ya da bir yerlerde dolaşırken, sürekli tuvalet ihtiyacı olduğunu söyleyecektir. Mesanenizin üzerine 2 kilo yük koyup öyle düşünün. Kızmayın. Tuvalet kapısında beklerken kendinizi oyalayacak şeyler bulun.
En önemli şeyleri bile unutmaya başlayacaktır. Uykusuzluğun ve aşırı stresin sonucu olarak görmeyi deneyin ve önemli görevleri eşinize vermeyin. Kredi kartının ekstresini ödemek gibi -son ödeme tarihi- olan görevlerden onu bir süre uzak tutun.
Bebek sahibi olmayı ne kadar istiyor olursa olsun dönem dönem endişelere kapılacaktır. Siz bunu beklemeden arada sırada çok iyi bir anne olacağını düşündüğünüzü belirtin!
Kendi anneniz de dahil olmak üzere "ben de doğurdum" tarzında cümlelerin söylenmesini engelleyin! Anneniz de doğurdu evet; muhtemelen en az 20 yıl önce!
Hormonlarının etkisi ile canının bir şey yapmak istemediğini düşünse de kendini yalnız hissedecektir. Dışarı çıkması için teşvik edin.