Her "Bebek" doğduğunda bir "Anne" doğar.

Bu Blogda Ara

Beylikdüzü Mekanları

Işığını Takip Edenler

Beylikdüzü Anaokulu

Bumerang - Yazarkafe

Temmuz 05, 2011

John Locke- Eğitim Üzerine Düşünceler





Ünlü İngiliz Filozof/ Yazar John Locke çocuk zihninin boş bir tabela olduğunu öne sürmese, şu aldığım notlar ışığında çocuk eğitimi konusunda düşüncelerine yakın durabilirdim. Okuduğum ebeveyn kitaplarının çoğunda bahsedilen fikirlerin temeli sayılabilecek bir kaynak olarak gördüm Eğitim Üzerine Düşünceler'i.

Bölüm 34;  ........Gösterişli bir giysinin içinde gösterişli görüneceği söylenerek çocukta o giysiye karşı bir istek uyandırılır. Küçük kız yeni elbisesini ve ayakkabılarını giydiğinde annesi ona "benim küçük kraliçem" ya da "benim güzel prensesim" gibi laflar ederek çocuğun kendisine ilişkin değerlendirmelerini salt giysisi yahut görünümü ile yapabileceği düşüncesine yönlendirir. Böylece çocuklar daha elbiselerini kendileri giymeye başlamadan, onlarla gururlanmayı öğreniyorlar......


Bölüm 38:.........Öğrenecekleri ilk şey; herhangi bir şeyi sadece hoşlarına gittiği için değil, aksine kendilerine uygun olduğu için alabilecekleridir. Ana babalar onların yalnızca gereksinimlerine uygun olan şeyleri sağlarsa ve bağırıp çağırarak, yaygara kopartarak istediği şeye ulaşmasına izin vermeseler çocuklar (hoşnut olmasalar da) hırslarını dizginlemeyi öğrenebilirler.....


Bölüm 50:........ Çocuk başının üzerindeki ceza gölgesi sallandıkça boyun eğer ya da eğmiş gibi görünür. Ama korku uzaklaştığında ya da ceza görmeyeceğine ikna olduğunda (kimsenin onu görmediğini düşündüğünde yahut yakalanmayacağına inandığında) doğal eğilimine eskisinden fazla yönelir çünkü eğilimler zor kullanmayla, baskıyla hiç bir şekilde değiştirilemez. Aksine daha da geliştirilip güçlendirilir. Böyle bir zorlu aşamadan sonra daha büyük bir şiddetle patlar...... 


Bölüm 52:......... Aynı şekilde çocukları sevdikleri şeylerle ödüllendirmek ya da pohpohlamaktan da aynı şekilde kaçınılmalıdır. Çocuğu sevdiği şeylerle ödüllendirerek bir şeyi yapmasını sağlamak onun maddi şeylerden aldığı zevki onaylamak demektir. Çocuğu yapması gerekenler için ödüllendirirsek ona görevlerinin değil ödüllerin peşinden koşması gerektiğini öğretmiş oluruz......

Bölüm 55: ........ İtiraf ediyorum ki eğer çocuklar üzerinde etkili olmak istiyorsak onlara ödül ve ceza vaad edilmelidir. Ancak bu konuda en çok düşülen hata vaat edilen ödül ya da cezanın yanlış seçilmesidir. Fiziksel acı ve haz eğer çocukları eğitmek amacıyla ceza ve ödül olarak belirlenmişse kötü sonuçları da beraberinde getirir. Çocuğun bir haz için duyduğu açlığı ona başka bir haz sunarak karşılamaya çalışmakla nasıl bir erdem temeli atılabilir? Bir çocuk bağıra çağıra bir şeyi istiyorken anne baba onu daha az tehlikeli olan başka bir şeye yönlendirerek sadece kendi rahatlarını satın alırlar. Bu belki çocuğun sağlığını korur fakat bu kez de kişiliğini yaralar. Çünkü burada sadece arzu nesnesi değiştirilmekte, hırs için herhangi bir hamle yapılmamaktadır......

Bölüm 57:........ Çocukların ödül için değil, saygı ve değer için bir şeyleri yapması sağlanabilir. Öncelikle çocuklar belki de sandığımızdan daha erken dönemlerde övgü ve takdire karşı hassas olurlar. Saygı görmek ve değerlerinin bilinmesi hoşlarına gider. Bu sebeple çocuk istenen davranışı gösterdiğinde yeterli miktarda övgü ve sevgi ile karşılaşır, istenilmeyen davranışta reddedici ve soğuk tavırlar görürse aradaki farkı kısa zamanda anlayacaklardır. Bu tavır sürekli gösterilirse tehdit ve dayaktan daha iyi işleyecektir. Çünkü bedeni cezalar bir kez onlara alıştıktan sonra etkisini yitirir ve utanma duygusu ile desteklenmediğinden bir yararı da olmaz.... 

Bölüm 62: .....Yapılan hatalardan dolayı bazen kaçınılmazmış gibi görünen azarlamalar yalnızca sakin ve temkinli sözlerle değil, aynı zamanda çocukla yalnızken yapılmalıdır ancak hak edilen övgüler kalabalık içinde olmalıdır. Bu tutum övgüyü büyüterek çocuğun ödülünü iki katına çıkartır. Diğer yandan çocukların hatalarını başkalarının yanında anmamış olmak onların "iyi şöhrete" daha büyük değer ve önem yüklemesine sebep olacaktır. Bu şekilde sahip oldukları "iyi isme" yakışır şekilde davranmaya ve şöhretlerini korumaya çalışacaklardır. Hataların başkalarının yanında anlatılması neticesinde haklarındaki iyi düşünceleri yitirecek çocukların hata yapmalarını önleyecek set de ortadan kalkacaktır.....

Bölüm 65:........ Ebeveynlerinin çocuklarına o kadar çok davranış kuralları yüklediklerini gördüm ki, bırakın onlara uymayı, zavallılar onda birini bile akıllarında tutamıyorlar...... Çocuklar bütün dikkatlerini toplasalar bile hata yapmaktan kaçınamadıklarını gördüklerinde, çabalarının kendilerini cezadan ve hakaretten koruyamadığını gördüklerinde söylenenlere ve kurallara aldırış etmemeye başlarlar...... Kurallarla ilgili tek söylenebilecek; az ve çok gerekli olan kuralların koyulmasıdır....

Bölüm 97:..... Çocuğun tavsiye istediği konu kötü ve düzeltilemeyecek zararlara neden olmadığı sürece, sadece daha fazla deneyimi olan bir arkadaş gibi konuş ve önerilerinin içine emir ve otorite katma. Hele hele bir yabancı ya da eşit düzeyde birine kıyasla. Bu, onun gelecekte senden öğüt ve yardım istemekten tiksinmesine sebep olur......... Onu ne derecede yeterli görüyorsan o ölçüde kendi sorunlarını paylaş, konu hakkında içten sohbetler et ve fikrini al, onun bulacağı sonuca uyuyormuş gibi davran ve ona işin çözülmesine yardım etme zevkini tattır. Çünkü ancak o zaman çocuğunla dost olabilirsin ve istediğin şekilde etkin altında tutabilirsin; mirası kaybetmekten çok bir dostunu kaybetmekten korktuğu zaman...

Bölüm 118:.... Çocuğun sorduğu sorulardan hiç biri kesinlikle geri çevirilmemelidir. Yaşına ve bilgilerine uygun cevaplarla tüm soruları karşılık bulmalıdır. Ve onu yeterince aydınlatıp hoşnut ettiğinde düşünce tarzının nasıl geliştiğini ve doğru cevaplar sayesinde çok daha ileri gittiğini göreceksin.....


Bölüm 128: .... Çocuğu bir şeyden soğutmanın en kolay yolu, onu görev haline getirmektir. Eğer yapmasını istemediğiniz bir şey varsa, bunu onun görevi haline getir. Yaptığı şeyi, oynadığı oyunu sanki ondan istenen bir işmiş gibi her gün belli bir süre yaptır. Bir kaç gün içinde bundan son derece bıkmış olacaktır. Bunu yasaklara merak ve isteği arttıran cezalardan daha faydalı görüyorum. Çünkü onu bir kez bıktırdığında ve aslında kaçınması gereken o şeye karşı bir tiksintiye neden olduğunda artık aynı şeyi tekrar yapması yahut gizli yapması konusunda endişelenmene gerek yoktur.....


Bölüm 131: ..... Yalan söylemek her insanın çok çabuk başvurduğu ve bir çocuğun asla görmezden gelemeyeceği bir yöntemdir. Bu sebeple çocuklar yalanla çok kısa süre içinde tanışır. Eğer çocuğunu yalandan uzak tutmak istiyorsan; yalan söylemesine fırsat vermeden bunun ne kadar kötü ve affedilemez bir davranış olduğunu her bulduğun fırsatta dile getir. Erdemli ve iyi bir insanın asla yalan söylemeyeceğini bilincine işle. Ve eğer olur da yalan söylerken yakalarsan dünyanın en rezil işini yapmış gibi davran.....

Bölüm 167:......... Çocuğun aklı dar ve zayıftır ve genellikle bir seferde ancak bir düşünceyi kavrayabilir. Çocuğun kafasındaki herhangi bir şey, özellikle de tutku yüklüyse aklı önce o meşgul eder. Bu yüzden çocuklar belli bir şeyi öğrenirken öğretmen bütün ustalığını ve becerisini onların kafalarını gereksiz ve ikincil düşüncelerden temizlemeye yönlendirmelidir. Bunun amacı, öğretmenin anlattıklarının dikkatle ve sonuna kadar kavranabilmesi ve bu bilgiler için çocuğun zihninde yer açılmasıdır. Yoksa verilen şey de etkili olmaz. Çocukların dikkati keyifli olup olmadıklarına göre değişir. Sadece yeni şeyler dikkatlerini çeker; tanımadıkları bir şeyi hemen tanımak isterler ama aynı hızla da ilgilerini yitirirler. Bir şeyden çabucak bıkarlar ve hemen hepsi farklılıktan ve değişiklikten hoşlanır. Dağınık düşüncelerini bir noktaya odaklamak onların çocukluklarına ters düşer............