Her "Bebek" doğduğunda bir "Anne" doğar.

Bu Blogda Ara

Beylikdüzü Mekanları

Işığını Takip Edenler

Beylikdüzü Anaokulu

Bumerang - Yazarkafe

Ocak 18, 2012

Duygusal Gelişimin Diğer Gelişim Alanlarıyla İlişkisi

Gelişim bir bütündür ve bu nedenle herhangi bir alandaki gelişim diğer alanları da etkiler. Çocuğun diğer gelişim alanlarındaki problemleri duygusal gelişiminde de etkilidir. Zihinsel yönden yaşına göre gelişim özelliği gösteren çocuk, duygusal tepkilerini çevresindekilere yansıtır. Çocuk, öğrenme ve deneyimine bağlı olarak tepkiler geliştirir. Fiziksel gelişimi normal olan çocukta duygusal gelişim de normaldir. Fiziksel olarak normal görünen, istediği gibi hareket eden çocuk mutludur. Özürlü çocukların hareketlerinin kısıtlanması, duygusal problemlere neden olur ve davranış bozuklukları ortaya çıkabilir. Duygusal gelişimle sosyal gelişim birbirinden ayrı düşünülemez. Çocuk iyi bir duygusal gelişim gösteremezse ebeveynleriyle, kardeşleriyle, arkadaşlarıyla iyi iletişim kuramaz; çevreye uymakta zorluk çeker. Çocuğun dili doğru kullanmasında duygusal gelişim etkilidir. Doğru ifade, çocuğun duygularını çevreye anlatmasını ve çevreyle olumlu sosyal iletişim kurmasını sağlar.

Duygusal ZekâDuygusal zekâ; kişinin kendi duygularını anlaması, başkalarının duygularına empati beslemesi ve duygularını yaşamı zenginleştirecek biçimde düzenleyebilme yetisidir. Duygusal zekâyla ilgili yetenekleri aşağıdaki gibidir:

Güven : Kişinin kendi bedeni, davranışı ve dünyası üzerinde bir denetim ve egemenlik kurduğunu bilmesi çocuğun başarı olasılığının daha yüksek olduğunu ve yetişkinlerin de kendisine yardımcı olacağına inanmasıdır.

Merak : Bir şeyleri keşfetmenin olumlu ve keyif veren bir deneyim olduğunu hissetmesidir.

Amaç gütme :Bir etki yaratma arzusu ve yeteneği ile birlikte hayata geçirmek için sabırlı olma, bu etkililik ve yeterlilik hisleriyle ilişkilidir.


Öz denetim : Yaşına uygun bir biçimde kendi hareketlerini kontrol altına alabilme,içsel bir deneyim hissidir.

İlişki kurabilme : Diğerleri tarafından anlaşıldığı, başkalarını anladığını hissederek birbirleriyle ilişkiye geçebilmedir.


İletişim yeteneği: Sözel düşünce, duygu ve kavram alışverişinde bulunabilmedir.

İşbirliği yapabilme: Bir grup etkinliği içinde, kendi gereksinimleriyle başkalarınınkini dengede tutma yeteneğidir.

Çocuklar, bebekliklerinden başlayarak sağlıklı sağlıksız, doğru ya da yanlış pek çok şeyden etkilenerek büyürler. Çevrelerinden gelen tepkilere göre kendileriyle, başkalarıyla ve içinde yaşadıkları dünyayla ilgili düşünceler edinir. Bunlara göre tutum ve davranış geliştirir.

Yetişkinlerin, çocuklarla olan ilişkileri ve zihinsel gelişimlerinin yanı sıra gelecekteki tutum ve davranışları üzerinde de etkileri vardır. Duygusal zekâ, hayatın ilk yıllarında gelişmeye başlar. Çocuklar anne babalarıyla, öğretmenleriyle iletişimlerinde birbirlerine duygusal mesaj gönderirler. Çevreden gelen tepkiler ve mesajlarla oluşan beyindeki bağlantılar, çocuğun geleceğini kalıcı olarak etkiler. Yaşamın ilk 3-4 yılı bebeğin beynini tam gelişmiş insan beyninin 3/2’si kadar büyüdüğü ve karmaşıklığının daha sonra hiç erişemeyeceği bir hızla geliştiği bir dönemdir. Bu dönem temel nitelikleri daha sonraki dönemlere göre daha kolay öğrenilir. Duygusal zekânın ilkokulu ailedir. Anne ve davranışları çocuğun duygusal yaşantısında derin ve kalıcı etkiler yaratır. Çocuklarının duygularını önemsemeyen ve duygusal gereksinimlerine karşılık vermeyen anne ve babalar, onların duygusal zekâlarının yanı sıra zihinsel gelişimlerine de engel olurlar. Şiddete eğilimi olan çocuklar; genelde aileleri tarafından önem verilmemiş, ilgi gösterilmemiş, sürekli eleştirilmiş, anlaşılmamış ve ağır cezalar verilmiş çocuklardır.

Çocuklara özel zaman ayırmak, sevildiklerini ve önemsendiklerini belirtmek, onlarla iyi ilişkiler içinde bulunmak, kendilerinin öz güvenlerini geliştirecek ve başkalarıyla da ilişkiler kurmada etkili olacaktır. Aile içinde duygusal gereksinimlere karşılık verilen, duyguları eleştirilmeden dikkate alınan görüşleri dinlenen ve anlaşılan çocuklar, anne babalarına güven duyacak, sıkıntıları olduğunda da paylaşarak yardım alabileceklerdir. Neyi sevip sevmediklerini anlamalarında, kendilerini, özelliklerini tanımlamalarında onlara yardımcı olmak için onlara almak ya da yapmak istedikleriyle ilgili seçme hakkı vermek, çocukların kendilerini tanımalarına, etraflarında olup bitenleri tanımlarına, etrafında olup bitenlerle ilgili ne hissettiklerini anlamalarına yardımcı olacaktır. Kendilerini tanıyan çocuklar, insanlarla olan ilişkilerinde kendilerini olumlu bir şekilde ifade ederler ve başkaları tarafından da anlaşılır kabul edilirler. Aile ve okul ortamı, mutlu ve eğlenceli olmalıdır. Çocukların duygusal sağlıkları ile etkili düşünme ve öğrenme yetenekleri birbirleri ile yakından ilişkilidir. Çocuklara gerginliğin, korku ve hayal kırıklıklarının yaşanmadığı, neşe ve mutluluğun yoğun olduğu, kendilerini güven içinde hissettikleri bir ortam sağlanmalı; onların toplumun mutlu,bağımsız, üretken ve başarılı olmalarına yardımcı olunmalıdır.

Duygusal açıdan yetersiz anne ve babaların gösterdikleri davranış biçimleri:
Duyguları tamamen göz ardı etmek: Bu tür anne–babalar, çocuklarının duygusal sıkıntılarını önemsiz bir olay ya da dert kaynağı olarak değerlendirerek kendiliğinden geçmesi gerektiğine inanırlar. Duygusal anları çocuğa yakınlaşmak ya da onun duygusal yeterliklerine yardımcı olacak bir olanak olarak kullanamazlar.

Fazlasıyla serbest bırakmak: Bu tür anne–babalar, çocukların ne hissettiklerini fark ederler ve çocuklarının yaptığı hiçbir şeye karışmazlar. Tüm rahatsızlıklarını yatıştırmaya çalışırlar. Çocuğun üzüntü ve öfkelerini geçirmek için de pazarlık, rüşvet gibi yöntemlere başvururlar.

Çocuğu aşağılayıp, duygularına saygı göstermemek: Bu tür anne–babalar, çocuğun yaptığı hiçbir şeyi onaylamazlar. Sürekli eleştirir ve cezalandırırlar. Çocuğun, öfkesini belli etmesine izin vermezler. En ufak bir huysuzluk belirtisinde de cezaya yönelirler. Duygusal açıdan yetersiz anne-babaların çocuklarına yaklaşım tarzları, çocuklara hissettiklerinin yanlış, uygunsuz, geçersiz olduğunu düşündürür. Duygularına karşılık alamayan çocuklar, duygularını idare etmede, dikkatini toplamada, arkadaşlık kurmada başkalarıyla anlaşmada zorluk çekerler.


Duygusal Gelişimi Desteklemek İçin:
Aile Albümü
Çocukla birlikte hazırlanacak aile albümünde; tüm ailenin fotoğrafları yer alır, fotoğraflar ve çekildiği anlar üzerine konuşulur, sayfada fotoğrafı olan kişi hakkında hissettikleri konuşulur ve hissettiklerini fotoğrafın olduğu sayfaya çizmesi istenir.

Duygu Oyunu
Üzerinde çeşitli duyguların temsil edildiği kartlar hazırlanır, bir oyuncu bir kart seçer ve sadece o duyguyu taklit ederek karşısındakine anlatmaya çalışır.

Mutlu musun Mutsuz musun oyunu
Çeşitli duygu durumları yaratacak minik dramalar verilir ve çocukla hissedeceği duygu hakkında konuşulur;
Örneğin;
- Bugün senin doğum günün olsaydı ve en sevdiğin arkadaşın gelmeseydi ne hissederdin? Öyle hissedince yüzün nasıl oluyor? Öyle hissedince içinden ne yapmak geliyor vs.

Güven Oyunu

Gözler bağlanır, yere konulan oyuncaklara basmadan yürümek için çocuğun sizi yönlendirmesi istenir. Daha sonra aynı şey çocuk için yapılır.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Fikrinizi paylaşın