Deniz hızla büyüyor, bunu izlemenin ne kadar keyifli bir şey olduğunu unutmuşum. Özellikle ikinci yaş sonrasında çocukların büyümesi aileler tarafından fark edilemiyor. Her gün yeni şeyler öğrendikleri ve bir günün bile çok fark ettiği bu dönemler ne de keyifliymiş. İkinci aynın ikinci yarısına kadar tepkisiz, hareketsiz yatan bebeğin şimdiki Deniz kızımız olduğuna inanmak çok güç. Şu an sürekli hareket halinde ve sürekli mırıldanıyor. Keyifli olduğunda çıkarttığı seslere, keyifsiz olduğundaki mızırdanmalarına iyice alıştık ve anlamlarını çözmeye başladık. O da bizi çözmeye başladı, hangi tepkisinden sonra ne alacağını yavaş yavaş çözdükçe, işler daha da keyifli bir hal almaya başladı çünkü bebekle iletişim kurmaya başladığında annenin işi yarı yarıya hafifliyor.
İkinci ayın sonuna doğru anakucağı ve oyun halısının oyuncaklarına ilgi göstermeye başladı ve o sürekli kucakta dolaştırma zorunluluğundan kurtulduk. Uykuyu pek sevmeyen bir bebek olduğundan gün içinde en faza üç saat (onu da parçalar halinde) uyuyor ve kalan tüm zamanını kucakta dolaşarak geçirmek istiyordu, artık yarımşar saatlik sürelerle oyun halısında, anakucağında kendi kendine oyalanabiliyor. En sevdiği şeyse sohbet etmek. Konuşan kişiye gülümseyerek kendince birşeyler anlatıyor ve elleri kolları sürekli hareket halinde oluyor bu sürede ve çok çabuk yoruluyor sonrasında kolayca uykuya geçebiliyor.
Üçüncü ayın ortalarına doğru ce-e oyunundan ve kucağımda abisini kovalamaktan çok büyük keyif almaya başladı. Oyun çocuğu olmaya doğru hızla ilerleyişi Ada'yı da çok mutlu ediyor. Sürekli kardeşinin peşinde o da. Sürekli sohbet ediyor, oyunlar icad ediyor ve kardeş sahibi olmanın keyfini çıkartıyor. Yanlara devrilerek oyun halısında yuvarlanabiliyor artık Deniz, yüzüstü konduğunda ayaklarını dayayabileceği bir yer bulabilirse bir kurbağa gibi zıplayarak kendini ileri atabiliyor, kucak istediğinde göbeğini kaldırarak bunu belli ediyor. Ellerini kavuşturup ağzına sokabiliyor. Bana, abisine ve babasına özel ilgi gösteriyor. Özellikle Ada'nın sesini duyduğunda mutlaka karşılık veriyor. Aralarında çok özel bir bağ oluştu, eğer uyandığında Ada ortalarda yoksa huzursuz oluyor ve gözü sürekli onu arıyor, gördüğünde de sevinç çığlığı atıyor ve hemen ilgi istediğini belli ediyor. Abisi de onu ilgisiz bırakmıyor.
İlk iki ayda kalbinde üfürüm duyulması ve ardından bronşiolit olması ile bize heyecanlı ve keyifsiz günler yaşatsa da genel olarak keyifli bir üç ay geçirdik.
Taşınma telaşı, ardından beklemediğimiz bir anda gelen Deniz, üst üste yaşadığımız -çok şükür ki çabuk atlatılan- sıkıntılar nedeniyle istediğim gibi bir günlük tutamasam da Deniz ile ilgili, bundan sonrasında daha fazla vakit ayırabileceğimi düşünüyorum buna.
Not: Kalpte üfürüm bebeklerde (özellikle prematüre bebeklerde) sıkça karşılaşılan bir durummuş, doktorumuz ilk söylediği an ölüyormuşum gibi hissetsem de, doktorumuzun açıklamalarından ve araştırdıklarımdan öğrendiğime göre ilk altı ay içinde çoğu bebekte bu durum ortadan kalkıyormuş.
Not 2: Eğer bebeğiniz 6 aydan küçükse ve öksürüyorsa hiç beklemeden, başka ilaçlar denemeden hemen doktorunuza görünün. Altı aydan küçük bebeklerde öksürük çok hızla ilerleyebiliyor, ciğerlere inerek yerleşebiliyormuş. Dikkat. Deniz bronşiolit olduğunda sadece iki gündür öksürüyordu ve gece normal bir öksürükle uyuttuğum bebeğim sabah uyandığında nefes alamayacak kadar tıkanmış durumdaydı. Bir gece bile bu kadar fark edebiliyor.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Fikrinizi paylaşın