Dün Deniz'le ev dışındaki 7 saati -tamamen sorunsuz- geçirince; artık bu yazıyı yazma vakti geldiğini anladım. Son 10 gündür yazmak istiyor ancak bir türlü 6 aylık uğraşımın başarıyla neticelendiğine inanamıyordum. Ama, sonunda oldu, Deniz, Tracy Hogg'un kitap bebeklerinden biri oldu.
Doğduğundan beri çok ağlar Deniz, ama öyle böyle değil, gerçekten çok ağlar. Keyfinin en yerinde olduğu zamanlarda bile "ıhh ıhhh" sesleri hiç kesilmez, bir şeylerden biraz rahatsızsa alt çenesini titrete titrete ağlar, çok rahatsızsa çığlık çığlığa bağırarak ağlar, ama hep mızmızlanır ve ağlar.
Hemen herkes aynı şeyi söyledi bize onun hakkında; "bazı bebekler böyledir" " bazı bebekler sebepsiz ağlar" "kolik bu çocuk" Ama bence bir sıkıntısı vardı ve çözülebilirdi. Bir bebeğin ortada bir sebep yokken bu kadar mutsuz olması bana çok saçma geliyordu. Adım adım aylarca uğraşsam da bebeğimi en azından bir kaç saati mutlu geçirebilecek bir bebek haline getirmeye karar verdim.
Deniz en büyük sıkıntıyı uykuya dalarken çekiyordu; önce onu hallettik. Daha sonra bir sağlık sorunu olup olmadığından iyice emin olmaya çalıştım. Sindirim sistemindeki sorundan haberdar olup önlemini aldık. Ki bu sorunun büyükçe bir kısmını halletti. Daha sonra okuduğum kitaplardan öğrendiklerimle bebeğimi sakinleştirmeyi öğrendim;
Hassas Bebek Sendromu
Harvey Karp'ın Mahallenin En Mutlu Bebeği kitabını okuyanlar bilir; Harvey Karp bazı bebeklerin diğerlerinden daha hassas olduğundan bahseder, normal bir bebeği rahatsız etmeyecek şeyler bu bebekler için katlanılmaz olabilir der, Çişli bezi, gelen uykusu, minicik bir gaz sıkışması, gözüne gelen küçük bir ışık, gürültü... bazı bebekler için gerçekten katlanılmaz olabilir. Deniz mızmızlanmaya başladığı anda neyden rahatsız olmuş olabileceğini kestirmeye çalışma çabalarım bir süre sonra hangi mızmızlanma tonunun ne ile alakalı olduğunu öğrenmeme yardımcı oldu. Bezinden rahatsızsa nasıl tepki veriyor, gazı varsa nasıl ağlıyor, uykusu gelince ne yapıyor, korkunca, acıkınca, kalabalıktan rahatsızsa nasıl ağlıyor? Aslında bebeği net olarak gözlemleyince bunların tamamını sanki seninle konuşuyormuş gibi öğrenebilmek mümkünmüş...
Tracy Hogg'un Rutinleri;
Ada kendi günlük düzenini kendisi kurmuştu. Deniz'in de aynı şeyi yapacağını, daha doğrusu, bütün bebeklerin bunu yapabildiğini düşünerek oldukça vakit kaybetmişim, Deniz uyku düzeni, karnını doyurma düzeni vs rutinleri ayarlayabilmek için yardıma ihtiyaç duyuyormuş meğer... Öğle uykusu öncesi bir banyo ve arkasından bir masajla uzunca uyuyabildiğini, her gün aynı saatlerde uyutursam o saate yaklaştıkça esnemeye başladığını görünce, tüm bir gününü planlayarak kızımı daha mutlu bir bebek haline getirebileceğimi düşündüm. Deniz planlı bir günün içinde daha rahat ve daha mutlu bir bebek gibi görünüyordu.
Pavlov'un Bebeği
Başlık biraz kötü göründü biliyorum ancak koşullandırma ile ilgili başka bir başlık bulamadım. Bu koşullandırma taktiğini hangi kitaptan öğrenmiştim hiç hatırlamıyorum ancak benim için her zaman gerçek bir kurtarıcı oldu. Deniz'i kriz anlarında sakinleştirebilmek için Ada için memeden kesme döneminde kullandığım müzikle sakinleştirme yöntemini kullandım yine ancak bu kez biraz komplike bir çalışma yaptım bununla alakalı.
Şöyle ki; bebek için sakinleştirici olacağını düşündüğün herhangi bir müziği seçip, bebeğin en mutlu olduğu anlarda (meme emerken, banyo ve masaj esnasında vs) bu müziği çalarak; rahatlama ve mutluluk duygusu ile o müzik arasında bir bağ oluşturmasını sağlıyorsun. Daha sonra bebek kendini kötü hissettiği an bu müziği duyduğunda sakinleşiveriyor.
İşler içinden çıkılmaz bir hale geldiğinde;
Bazen aşırı yorulduğunda ya da kalabalıktan rahatsız olduğunda Deniz'i sakinleştirmenin bir yolunu bulamaz hale geliyorduk. Yine Harvey Karp'ın hassas bebeklerden bahsederken yazmış olduğu bir tanım; Deniz için biçilmiş bir elbise gibiydi;
Bazı bebekler o kadar hassastır ki; kendi rahatsızlıklarından rahatsız olup ağlarlar. Bir süre sonra asıl nedeni unutmuştur ancak bebek ağlamaya devam eder çünkü hissettiği rahatsızlık hissinden rahatsız olur. (Başka bir deyişle; ağladığı için ağlar)
Eğer ağlama krizi bu aşamaya geldiyse; sebebi unuttuğu gibi ağlamayı da unutturmaya çalışıyoruz;
Sesle dikkatini çekmek (yalnızca bunun için kullandığım bir zil var)
Hoplatmak (eskilerin gerçekten bildikleri çok şey varmış)
Pışpışlamak yüzde yüz işe yarıyor. Neyse ki son günlerde ne için ağladığını unutacak kadar ağlamıyor. Eğer rahatsız olduğu şeyi keşfedip halledemediysem, ya da yorgunluk, kalabalık vs bir sebeple ağlıyorsa, müzikle sakinleştirmek işe yarıyor.
Annelik enteresan bir serüven... Ada büyürken sıklıkla ne kadar iyi bir anne olduğumu düşünür kendimle gurur duyardım çünkü Ada öylesine sakin ve hayatından memnun bir çocuktu ki; bunu benim başardığımı zannederdim. Deniz doğduktan sonra da sıklıkla ne kadar başarısız bir anne olduğumu düşünmeye başladım. Çünkü Deniz çok zor bir bebekti. Özellikle ikinci bebek olmak için. Evde ikinci bir çocuk varken, bu kadar ilgi bekleyen bir bebeğinizin olması gerçekten çok yorucu. Ancak dünkü arkadaş toplantısında (Deniz'in daha önce hiç görmediği 3 kişi ve tanıdığı 1 kişiden oluşan bir kalabalık ve daha önce hiç görmediği bir mekanda geçirdiği 7 saate rağmen) geçirdiğim saatlerden sonra, kendimi çok çok iyi hissettiğimi de söylemeden edemeyeceğim.
Son bir not;
Eğer beni izleyen bir gebe iseniz; Mahallenin En Mutlu Bebeği eğitimlerine katılmanızı ve bebek sakinleştirme yöntemlerini işin ehlinden ve henüz ihtiyaç duymazken öğrenmenizi tavsiye ederim.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Fikrinizi paylaşın