İnsanlar nefes kapasitesinin yaklaşık yüzde otuzunu kullanmaktadırlar. Bu durum, bir süre sonra oksijensiz kalan hücrelerin hastalanmaya ve yaşlanmaya başlamasına neden olur. İnsan enerjisinin yüzde yetmiş beşi oksijendir. Ancak doğru nefes alındığında toksinlerin atılması söz konusu olabilir. Doğru nefes alışı bağışıklık sistemini geliştirir ve hücre gelişimini arttırır.
İnsanların yarısından fazlası ağız nefesi alır ya da yarım nefes alarak oksijenlenme konusunda eksiklik yaşarlar. Doğru nefes, burundan alınan diyafram nefesidir.
Bedenin hareket edebilmesi, düşünebilmesi, organların, hormonların çalışabilmesi, yaşamın devamlılığının sağlanabilmesi oksijenin yediğimiz yiyecekleri yakması (ATP) ile sağlanır. Bu enerjinin oluşabilmesi için derin nefeslerle oksijenin ciğerlere alınabilmesi ve karbondioksitin yeterli sürede boşaltılması gerekmektedir. Yeterli oranda oksijen servisi yapılamadığı için bu yanmanın sağlanamaması nedeniyle yeterli enerji sağlanamadığı gibi, yiyecekler yakılamadığı için depolanır.
En çok oksijene ihtiyaç duyan organ beyindir. Beyin ve sinir sistemine bağlı olarak duygularımızı yöneten hormonlarımız kandaki oksijen oranına bağlı olarak hormon salgılar. Doğru nefes alımı ile parasempatik/sempatik sinir sistemi kontrol edilebilir. Kalp ve damar basıncı kontrol edilebilir. Farkındalık oluşturarak duygular kontrol edilebilir.
Burun nefesi alındığında burun mukozası havayı nemlendirir ve temizler. Nefes verirken, alınırken tutulmuş tozlar dışarı atılır. Burun nefesinde ciğerlere giden hava temizlenmiştir. Ağızda bu filtreleme sistemine maruz kalmadan ciğerlere giden hava solunum yollarını enfeksiyonlara açık hale getirir. Dil ve ağız yolunda kuruluk oluşturur. Faranjit ve bronşit sorunları yaşanmasına neden olur.
Burundan alınan hava ciğerlere ulaşıncaya kadar ideal sıcaklığa erişir. Ağızdan alınan hava soğuk hava olacağından solunum yollarında soğuk algınlığına sebebiyet vermektedir.
Burundan alınan hava kanlanmanın bol olduğu ciğerlerin alt tabakasına kadar ulaşmaktadır. Böylece oksijen dokulara yüksek oranda taşınabilmektedir.
Burundan alınan nefes kapasitesi ağızdan alınan nefes kapasitesinden daha fazladır. Ağızdan alınan hava ciğerleri tam dolduramaz.
Ağız nefesine alışkın kişilerde uyku apnesi, horlama, reflü gibi uyku bozuklukları meydana gelebilmektedir.
Burundan alınan hava, beden psikolojisini dengeler. Burun nefesine alışkın insanlar daha enerjik, daha mutlu, daha rahat olurlar. Ağız nefesi yorgunluk, halsizlik ve huzursuzluk gibi etkilere neden olabilir.
Spor yapılırken burun nefesi önemlidir. Ağız nefesi nefes borçlanması dediğimiz nefessiz kalmaya neden olabilmektedir. Bu durum kondisyon kaybına, hızlı lenf aktivasyonuna ve yağ yerine glikoz yakımına neden olur.
Doğru Nefes Alıp Almadığınızı Nasıl Anlarsınız?
Rahat ve kendinizi kasmadan durun. Nefes alışınızı izleyin. Karnınız dışarı doğru genişlerken, omuzlarınız hareket etmiyor ve nefes alış sesi çıkmıyorsa diyafram nefesi alıyorsunuz demektir.
Doğru nefes karnın en alt bölgesini doldurur.
Doğru nefeste ağız yolu nefes alırken de boşaltırken de kullanılmaz.
Nefes burundan karnın alt bölgesine alınır ve yine burundan yavaşça boşaltılır.