Dünkü Milliyet gazetesinde bir haber vardı. Boşandığı kocası tarafından öldürülen Ayşe Paşalı'nın ilk davası görülmüş. Görülmüş de ne olmuş! Cinayette kullanılan bıçak yasaya uygun sayılmış! Silah değil yani!
Ayşe Paşalı'nın hikayesi şöyle!
Ankara’da yaşayan Ayşe Paşalı, 2006 yılında eşi İstikbal Yetkin’den boşanmak için dava açtı ancak aile büyüklerinin araya girmesi üzerine davadan vazgeçti.
İstikbal Yetkin, Mart 2009’da bir akraba düğününe giden eşi Ayşe Paşalı’nın, dayısının oğluyla dans etmesine çok kızdı. Eşini öldüresiye döven Yetkin, kanlar içinde kalan kadına bir de tecavüz etti.
Yetkin “cinsel saldırı” suçuyla çıktığı mahkemede “Eşimi çok seviyorum, pişmanım” deyince tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Çift Haziran 2010’da da boşandı. Yetkin, 2 ay önce yine kapısına dayandığı Paşalı’yı bıçak zoruyla kaçırıp ıssız bir yere götürdü. 3 çocuk annesi eski eşini yalvarması üzerine öldürmekten vazgeçen İstikbal Yetkin’in, daha sonra da “Seninle yeniden bir araya gelmek istiyorum. Yoksa seni öldürürüm” diyerek tehdit ettiği; cevap alamayınca da yine evin kapısına 2 arkadaşıyla giderek “Beni eve al, yoksa öldürürüm” diye bağırdığı öğrenildi. Paşalı, kızının “Babam 2 kişiyle birlikte seni bekliyor, sakın eve gelme” diye telefonla araması üzerine savcılığa suç duyurusunda bulundu. Paşalı “Hepimizin hayatı tehlikede” diye dilekçe verdi.
‘KORUMA’ TALEBİ REDDEDİLDİ
Savcılık ise Yetkin’i gözaltına almadı; sadece Paşalı’yı evine polis otosuyla gönderdi. Ayşe Paşalı bu kez de avukatı Elif Kabadayı Tatar aracılığıyla mahkemeye başvurarak “koruma” talebinde bulundu. Mahkeme, aralarında evlilik birliği kalmadığı gerekçesiyle bunu reddetti.
Bu gelişmeler yaşanırken 7 Aralık’ta Yeni Etlik Caddesi’nin köşesinde bekleyen İstikbal Yetkin, eski eşini 10 yerinden bıçaklayarak öldürdü. Bir arkadaşının evine saklanan zanlı, arkadaşının polisi araması üzerine yakalandıktan sonra tutuklandı
Çok bilindik bir hikaye aslında. 3. Sayfa okuyanların ezberlediği türden bir hikaye. Şiddet gören kadın ailesinin evine sığınıyor önce. Aldığı cevap hep aynı "kadının yeri kocasının yanıdır" Ailesinden destek göremeyince evine dönüyor kadın ama değişen tek şey şiddetin miktarı oluyor. Bu kez devlete sığınıyor. Cevap yine aynı. "Kocandır!"
Milyonlarca kadın bu şekilde kaybediyor hayatını. "Babandır" "Kocandır" deyip evine gönderilen kadınlar "namus cinayeti" ya da "töre cinayeti"ne kurban ediliyor.
Daha geçenlerde 15 yaşındaki erkek kardeşi tarafından öldürülen Zelal de baba evine geri gönderilmemiş miydi?
"Baba Evi" her zaman "Baba Evi" değil işte!
Her "Koca" da "Eş" değil!
Arkasında 2 kız çocuğu kaldı Ayşe Paşalı'nın. Öldürülmesini engelleyemeyen devlet, çocuklarına maddi ve manevi yardım yaparak vicdanını temizlemeye çalışıyor. Ama aynı devlet; Ayşe Paşalı'nın öldürüldüğü bıçağı silah saymıyor!
Kadın babasına güvenemiyor, kocasına güvenemiyor, hele ki devlete hiç güvenemiyor!
"Kadın Olmak" sadece "izin verilirse" hediye sayılabiliyor!
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Fikrinizi paylaşın