Her "Bebek" doğduğunda bir "Anne" doğar.

Bu Blogda Ara

Beylikdüzü Mekanları

Işığını Takip Edenler

Beylikdüzü Anaokulu

Bumerang - Yazarkafe

Aralık 01, 2013

Nazlı'nın Arda'sına kavuşma hikayesi



















Sevgili Nazlı, küçük prensine kavuşma öyküsünü Birannedogdu okuyucularıyla paylaşmak istemiş :) İkisine de sağlıkla, mutlulukla, şansla dolu bir ömür diliyorum...



Ve işte hızla geçen aylardan sonra bir türlü geçmek bilmeyen günlere geldi sıra. Yarın son doktor kontrolümüze gideceğiz. Eğer aniden gerçekleşmezse doğum 3-2-1 diyecek ve Cuma günü kavuşacağız oğlumuza.

Heyecanlı bile değilim aslında, korku ile karışık bir dumur halindeyim. Nasıl yani diyorum. En geç 3 gün içinde karnımda kıpır kıpır oynayan bebek kucağımda mı olacak? Çok da büyümeyen memelerimdem süt gelecek ve bebeğim minik ağzıyla oradan süt mü emecek? Acaba kesilip mi alınacak içimden yoksa balık gibi kayarak mı gelecek dünyaya? Göbek bağını babası mı yoksa doktor mu kesecek? Suni sancı mı olacak hissedeceğim yoksa dalga dalga gelen gerçek sancılarım mı olacak?

Bu satırları günlüğüme yazdıktan sonra annemin elime tutuşturduğu kolay doğum dualarını okuyup yattım. Sabah kalktığımda pembe bir kan gördüm çamaşırımda. Yumurtalıklarımda hafif ağrıyordu sanki regl olacakmışım gibi. Hemen internete girip nişan nasıl gelir, nişan geldikten ne kadar zaman sonrası doğum başlangıcı kabul edilebilir diye araştırma yaptım. Hastane süslerimiz, ziyaretçilere verilecek hediyeliklerimiz ve bavulumuz zaten arabanın bagajındaydı. Ben küçük bir el çantası hazırladım. Duş aldım. Kasılmaları takip için sancı tablomu açtım elimde kalem bekliyorum. Ama kasılma var mı yok mu anlayamadım ki… Arda’nın eli ayağı zaten hiç durmazdı yine aynıydı. Kasıklarımda baskı son bir haftadır zaten artmıştı o da aynıydı. E belim de hep ağrıyordu. Yani über farklı bir durum sezemedim pek. Doktor randevumuzun saati yaklaşıyordu eşimi uyandırdım ve “Aşkım galiba nişanım geldi benim” dedim. Panikle yatakta dikilişi çok komikti.

Neyse gittik NST’ye girdik. 30 dk’da 3 sancı gelmiş ben sadece birini birazcık hissettiğimi söyleyince asistan kız “Eğer buna biraz ağrı diyorsan senin acı eşiğin çok yüksek, çok rahat doğurursun” dedi. “Doktorumuz ultrasonla baktığında suyun biraz azaldığını ve henüz hiç açılmam olmadığını söyledi. Bu kadar düzensiz sancı ile doğum zor. Akşama hastaneye yatışını yapabiliriz sen haber bekle benden” dedi. Eşim beni anneannemlere bıraktı. Güzelce kahvaltı ettik. Yürüyerek evime geldim. Merdivenleri bile yürüyerek çıkıp indim ki doğum kendiliğinden başlasın. Evde yatak takımımı değiştirdim, çamaşır yıkadım, ortalığı topladım sonunda telefonum çaldı doktorum arıyor. Beğendiğin oda boşmuş, saat 3’te yatışını yapalım suni sancı verilecek mesai bitiminde yanındayım dedi. Hemen eşimi aradım gene. Annemi panikletmek istemediğimden aramadım. O gelince bir kahve yapıp içerken “anne ben doğuruyorum” dedim. Nasıl panikledi, “yasinim, gözlüğüm evde kızım neden söylemiyorsun!” diye.

Doktor gelene kadar annem ve eşimin endişesi benim güle oynaya yatmam sayesinde dindi. Odamızı süsledik. Suni sancı etkisini göstermeye başlamıştı, içimden eğer doğum sancısı buysa ben senelerdir her reglimde çekiyormuşum diyordum. Doktorum gelip çatı muayenemi yaptığında 1 cm açılmam olduğunu söyledi. 0 ile başladığım için bana normal geldi bu durum. Her 2 saatte bir 30 dk yatarak NST’e girdim. Yatarak sancı çekmek daha zor.4 saat sonra yani toplam 8 saat sancı çektiğimde. Kayın validem de gelmişti.  Üstümde incecik ameliyat önlüğü elimde serum yürümekten hem yorulmuş hem de donmuştum. Eşim belime masaj yapıyordu. Kayın pederimin yüreği kaldırmadı sanırım küçük görümcem ve teyzemle onlar eve gittiler. Kayın validem bırakmam sizi dedi.İki anne ha bire dua okurken ben sancı çekiyordum.  Bazen 2 dk’a 1 dk şeklinde geliyordu sancım.Hiç bağırmayıp hafif inliyordum dayanamadığım yerde.Annem doktorun nerede diye dövünmeye başlayınca aradım.Kontrolü ebe yaptı.Yine 1cm’di açıklık. “Kızım bu sancı ile doğuruyor kadınlar ve burayı yıkıyorlar bağırmaktan helal sana” dedi. Yaklaşık 1 saat sonra doktorum geldi.Rahim inceltici iğne yaptı ve çatı kontrolü ile rahmi uyarmaya çalıştı ama kasılmalarım da olduğundan inanılmaz canım yandı.
1 saat sonra tekrar kontrol gene 1 cm’de.Rahimde hiçbir incelme yoktu,bebeğin kalp atışları düzenliydi ama suyumuz azalıyordu.Ebe bile “kızım zorlama artık” demeye getirdi... Doktorumuzla konuştuk son umut bir 4 saat daha deneyelim belki ilaçlar etkisini gösterir dedik. Bu kararda eşim net durmasa ben pes edebilirdim. Bu son 4 saat dilimindeki sancılarım o kadar şiddetliydi ki kesin 5 cm filan açılmışımdır artık normal doğurucam oley filan diyorum. Aklıma olumsuz hiçbir şey getirmiyorum. Evrene atmalar, doğumistana gitme hayalleri… 

Derken sancı dolu saatler geçti ve sabah 04:30 oldu. Ebe yaptı kontrolü.”Rahmin çok etli hiç incelme yok,yine 1 cm’desin” deyince resmen yıkıldım. 41 hafta beklemiştim. Düzenli spor yapmıştım.39.haftadan sonra oluşan karın çatlaklarımı bile takmamıştım. Her şey bebeğime en doğal yolla kavuşabilmek içindi… Tamam dedim. Doktorum yarım saat sonra yanımdaydı. Hemen “evet nişanım gelmişti, suyum azalıyordu ama bu şekilde Cuma’ya kadar bekleyip kendi sancım ve açılmam ile gelsem hastaneye daha iyi olmaz mıydı?” dedim. “Nazlıcım elimizden geleni yaptık. Pişmanlık hissetme sakın. Bekleyecek vaktimiz olmadığından yatışı bugün yaptık zaten.” Dedi. Eşimle göz göze geldik. O da yeterince çektin bakışı ile pes etti. Dönüp ok dedik sezaryen için. Serumum söküldü. Halen sancı çekiyordum. Hayal kırıklığı ve biraz korkudan başka bir şey hissetmiyordum. Doğru düzgün vedalaşamadan asansöre yol aldık. Tam kapıda “doğup geldiğinde eli ayağı düzgün mü,her şeyi tam mı bak,odaya geldiğimde bana anlat” dedim eşime.Ameliyathane masasına alındığımda “burası çok soğuk,üşüyorum ve biraz korkuyorum” dediğimi hatırlıyorum.Anında bayıldım. 5 dk sonra boş koridoru inleten bir ağlama sesi ile bebek odasına koşmuş Fevzi. Evet, oğlumuzmuş gelen. Hemen odada Yasin okuyan annemlere haber vermiş. Her şeyi kameraya kaydetmiş. Fotoğraflar çekmiş. Nasıl ağlamak! Nasıl bir irilik!

Beni odaya getirdiklerinde ayıktım. 3750 gr 52 cm olduğunu duyunca belki de normal doğuramadığım iyi oldu parparça olmak da vardı diye düşündüğümü hatırlıyorum. Hemşire kapıda kollarında ağlamaktan kıpkırmızı olmuş bir bebekle belirince “ne olur şimdi vermeyin çok yorgunum, çok uykusuzum” dediğimi hatırlıyorum. Ama hemşire tamam tamam deyip zıran zıran ağlayan bebeğimi verdi kollarıma. Anında sustu ve büyük bir heyecanla kaptı mememi. Yüzüme bakarak uyuyarak iç çekerek yaklaşık bir saat emdi. Yıkanmamış silinmişti, kafasında kan kuruları olmasına rağmen cennet gibi kokuyordu. O emerken ben gitgide ayıldım. O saatlerde garip bir şekilde mutlu, rahat ve bol sütlüydüm. Bebeğimin güzelliğinden büyülenmiş vaziyette, narkoz ve aşktan yarı sarhoştum.

09:00 gibi aile,11:00 gibi arkadaşlar gelmeye başladı. Ben Çarşamba 15:00’den beri aç, susuz ve uyanıktım… Facebook ve İnstagram’da fotoğraf paylaştıktan sonra telefonlar hiç durmadı. En komik telefon anım da liseden sevgili sıra arkadaşımla olan. Kendisi evlenme arifesinde. Büyük bir duygusallıkla telefona sarılmış nasıl olduğumuzu sormuş. Ben de “Biz iyiyiz,usta çıktı mı usta?Banyo mutfak tamam mı şimdi?”demişim.(Eve geldiklerinde anlattı pek güldük.) Saat 14:00’e kadar yaklaşık 100 kişi gördü bebeği. Bu arada ben de Suna Pekuysal gibi yürüdüm.

Sezeryan mı, suni sancı ile doğum mu? O an kesik halde yürümekle, suni sancı alarak yürümek arasında bir fark yok dedim. Ertesi gün iyiyim ben deyip imza verip eve çıktım hatta. Yani sezeryanlı olmama rağmen bir gece yattım hastanede. Evdeki ilk 3 gün çok zordu keşke sezeryan olmasaydım dedim.4.gün ise Arda’yı sarılık için kontrole götürdük ve iyi ki sezeryan oldum. 2. Bebeğimde direkt planlı olacak her şey diye sevindim.

Allahtan hayırlısını istemekten başka yolu yok… Ne kadar çabalasam da normal doğum olmadı. Demek ki hayırlısı buymuş diyorum. Önemli olan sağlıkla birbirimize kavuşmamızdı. Çok şükür diyorum. Her isteyene Allah bu duyguyu tatmayı nasip etsin…

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Fikrinizi paylaşın