Her "Bebek" doğduğunda bir "Anne" doğar.

Bu Blogda Ara

Beylikdüzü Mekanları

Işığını Takip Edenler

Beylikdüzü Anaokulu

Bumerang - Yazarkafe

Mart 17, 2014

Oğluma Mektup



Canım Oğlum

Beş yıldır ilk kez bir doğum gününde yazamadım sana. Bir anne senden yalnızca on yaş büyük olan evladını toprağa verirken ve bir daha asla ona mutlu yaşlar dileyemeyecekken yazamazdım. Gözümde yaşlarla gazetede haberini okurken "neden ağlıyorsun anne?" diye sordun bana, ben de sana onun hikayesini anlattım, hatırlayacak mısın bilmiyorum bu konuşmayı ama onu hatırlaman için sakladım o gazeteyi de, hiç unutma oğlum.

Sana iyi insanları ve kötü insanları anlattım, bunları hatırlar mısın bilmiyorum yıllar sonra ama o iyi insanlardan olman için elimden geleni yapıyorum. Yapacağım.

Korkularım, kaygılarım büyürken seni büyütmeye çalışıyorum. Geleceğin hakkında çok büyük korkularım var, sen bilmiyorsun, anlamıyorsun henüz ama inşallah, sana o dinlettiğim şarkıdaki gibi güneşli günleri gördüğümüz zamanlarda, sen büyüdüğünde ve artık korkulacak bir şey kalmadığında bu günleri okuyup, bilip bana hak vereceksin.  Gözyaşlarımı o zaman anlayabileceksin oğlum.

Seni çok seviyorum.
Senin için, kardeşin için, arkadaşların için, tanıdığımız, tanımadığımız çocuklar için çok korkuyorum.

Sen iyi bir insan ol.Senden tek isteğim bu.

Nice güzel yaşların olsun bebeğim. Sen bu korkularla hiç tanışma. Hep iyi insanlar çıksın karşına.


Zor günler yaşıyorum şu sıralar, yaşıyoruz. Ama yine de size doğru bildiklerimi öğretmekten vazgeçmeyeceğim. Birileri çalıp çırpıyorken, ben size birbirinizin oyuncağını bile izinsiz almamayı öğretiyorum, almayın, başkasının hakkı olana, başkasının emeği olana, başkasının olana kötü gözle bile bakmayın oğlum. Hayatınızı dürüstlük üzerine kurun. Sana "sen kendinden sorumlusun" diyorum sıkça, ve belki büyüyene kadar bu cümleyi milyonlarca kez duyacaksın benden, başkasının yaptıkları sana senin de yapabileceğini düşündürmesin diye, sen kendini bil, kendi doğrularınla davran diye, bıkmadan usanmadan söyleyeceğim bunu sana.

Birileri oyun oynaması gereken çocuklarını mezara koyarken, ben size her canlının yaşamaya hakkı olduğunu öğretiyorum, herkesin hakkına saygı duyun, ama en çok yaşama hakkına saygı duyun oğlum. Hiçbir canlıdan daha üstün değilsiniz. Bilin. Kediyi, kuşu, börtüyü böceği, çiçeği ağacı sevin, sevmekten kimseye zarar gelmez diye, sevgi her kapıyı açar diye, size her şeyi sevmeyi  öğretmeye çalışıyorum. "Hiçbir şeyi boşuna harcamayın" diyorum size, ki her şeyin değerini, kıymetini bilin. Size verilmiş olanlara şükredin. Verilmemiş olanı lanetlemeyin. Elinizdekiyle yetinin. Hayatınızı sevin. Olduğunuz insanı sevin. Böylece başkasının olana göz dikmez, hakkınız olmayanı istemezsiniz. Küçülen giysilerinizi birlikte toplayıp veriyoruz başkalarına, başkasına yardım ederken sizi de dahil ediyoruz ki, paylaşmayı öğrenin, muhtaç insanları bilin ve yardım edin. Şanslı olamayanların şansı olun. Komşularımıza "günaydın" "iyi günler" demeyi öğretiyoruz, çalışan birini görünce "kolay gelsin" demeyi öğretiyoruz ki, insanlardan selamı sabahı esirgemeyin. "Babam neden bu kadar çok çalışıyor" diye mızmızlanıyorsun bazen, babanı hep yanında istiyorsun, biz de sana çalışmanın, emek harcamanın ve helal kazanmanın ne demek olduğunu anlatıyoruz. Bunların ne kadarını anlıyorsun bilmiyorum ama, biliyorum ki haram yemedin, yemeyeceksin. "Babam çalıştı, hak etti, bizi böyle büyüttü" diyebileceksin büyüdüğün zaman.

Her şeyi sizin için yapıyoruz oğlum. Siz güzel bir yaşam sürün, iyi bir geleceğiniz olsun diye. Ama yine de korkuyorum annem, korkutuyor gelecek beni. Oysa biliyorum ki baban ve ben iyi çocuklar yetiştiriyoruz, arkadaşlarımız iyi çocuklar yetiştiriyor, bu çocuklar geleceğimiz biliyorum.

Ancak mezara konan her çocuk bedeni korkutuyor beni. Geleceğe inancımı azaltıyor. Direncimi kırıyor.  Sen böyle günlerde büyüyorsun oğlum.

Korkularım büyürken
Seni büyütüyorum.

Seni çok seviyorum oğlum.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Fikrinizi paylaşın