Kofi giderek öfkesinin esiri olduğunun farkında bile değildi. Ama giderek daha öfkeli bir gergedan haline geliyordu ve onu arada bir ziyaret edip verdiği haberlerle daha fazla öfkelendiren öküzbalıkçılı dışında arkadaşı da kalmamıştı. Tabi buna arkadaşlık denirse. Daha çok bir alışveriş belki. Biri diğerinin parazitleri ile karnını doyuruyor diğer de onun getirdiği haberlerden daimi düşmanının planlarını öğreniyor. Herkesin memnun olduğu bir çıkar ilişkisi yani arkadaşlık değil bu. Zaten Kofi'nin de çok umurunda değil.
Tam düşmanını alt etmek için güzel bir plan kurduğu gecenin sabahında yaşamına giren yaşlı gergedan Kofi'nin tüm yaşamını değiştirecek. Onu bir yolculuğa çıkartacak. Hatta iki yolculuğa. Biri denize, diğeri içine doğru... Çünkü Kofi küçük bir gergedanken bir düşü vardı. Denize ulaşmak. Büyüdükçe düş höpürdeticileri yüzünden yalnızca bir damlası kalmıştı içinde. Oysa o bunu çoktan unutmuştu. Aklında yalnızca ezeli rakibini yenmek vardı. Başka bir şeye ne zamanı vardı ne de hevesi. Fakat büyükbabası yaşamına girdikten sonra hevesin de zamanın da gergedanın elinde olan bir şey olduğunu öğrenecekti. Pek çok şeyle birlikte.
Kofi, küçücük bir damlası kalan eski bir düş için yolculuğa çıkmak niyetinde değildi tabii ki. Ancak büyükbabası o soruyu sorduğunda her şey değişti: "Düşün, bir sonraki dolunayda öleceksin. Öncesinde mutlaka yapmak istediğin şey nedir?" Ve Kofi, çaresiz peşine takıldı "her şeyi bildiğini zanneden" bu yaşlı gergedanın.Yolda hem kendine dair hem yaşama dair öğreneceklerinden haberi bile yoktu.
Yürüdükçe içine bakmayı, sevmeyi, affetmeyi ve özgürleşmeyi öğrendi. Yürüdükçe hem denize hem kendine ulaştı.
Kofi ve Bağlanma Sanatı, her çocuğun (çocukluğunda okumamışsa her yetişkinin) mutlaka okuması gereken enfes bir kitap. Kesinlikle tavsiye ediyorum.
Sayfa:112
Yayınevi: Can Çocuk
Yazarı: Oliver Bantle
1962'de Almanya'da doğdu. Fransa ve İsviçre sınırına yakın
bir ormanda yaşıyor. 20 yıldır gazetecilik yapıyor.
Çeviren: Saliha Nazlı Kaya
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Fikrinizi paylaşın