Bir canlının yuvası neresidir?
Birini sevmek için ona sahip olmak mı gerekir?
Küçük Cem ve ailesi Akdeniz kıyısında, Antalya yakınlarında bir köyde yaşıyorlar. Köy biraz ilginç bir yer. Karadan ulaşılamayan bu köyde, kimsenin girmeye cesaret edemediği korku dolu bir "Kayıplar Ormanı" var. Köylüler bu ormana girenin bir daha çıkamayacağına inandıkları için asla o ormana girmeye cesaret edemiyorlar. Köydekilerin inanışları kadar kendileri de garip. Sırdede yüz yaşına yaklaşmış, ağaçlarla çok iyi anlaşan, ağaçça konuşabilen bir dede mesela. Bir de Serçe Kadın var köyde, o da serçece konuşabiliyor. Cem'in babası da diğerleri kadar tuhaf. Saatlerce, bayılıncaya kadar denizin dibinde kalmaya ve hayatındaki her şeyi ertelemeye bayılıyor. Bir de halası var Cem'in, o doğma büyüme köylü olmakla ve köyden hiç çıkmamakla övünenlerin aksine, dünyayı gezmeye bayılıyor. Cem'in ise kafası çok karışık. O da babası gibi bu köyü mü sahiplenmeli, o köyün yerlisi olmakla gurur mu duymalı yoksa halası gibi hayallerinin peşine takılıp dünyayı mı gezmeli?
Cem'in bu sıradan ama tuhaf hayatı halasının Sibirya'dan getirdiği bir yavru köpekle değişiyor. Tüm köy canlanıyor birden bire. Afacan ismini taktıkları bu şirin yavru bütün köyü hem sinir ediyor hem eğlendiriyor. Ta ki yaz gelinceye ve havalar ısınıncaya kadar.
Cem önce köpeğine ne olduğunu anlayamıyor sonra onun başka topraklara, başka iklimlere ait olduğu gerçeğiyle yüzleşmek ve çok sevdiği köpeğinden onun iyiliği için vazgeçmek düşüncesine alışmak zorunda kalıyor. Tüm bunlar olurken Sırdede'nin sırrı açığa çıkıyor. Yerli olmakla gurur duyan halk, mübadele yıllarında buraya yerleşmek zorunda kaldıkları gerçeğiyle sarsılıyor.
Çocukların "İnsan nereye aittir?" "Sahip olmadan sevmek mümkün mü?" gibi soruları öğreneceği bu kitabın sonunda Cem, kendisine doğru gelen şeyi yapıyor.
Sayfa: 94
Yaş: 9+
Yayınevi: Günışığı Kitaplığı
Bu Blogda Ara
Bu Blogda Okuyabilirsiniz:
Kasım 16, 2016
Bir Kitap